Yayınlanma Tarihi: 26 Mayıs 2014 Pazartesi

“Aşk Mesnevileri II: Şeyh Gâlip ve Hüsn ü Aşk” Konulu Panel Düzenlendi

Üniversitemiz Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü tarafından “Aşk Mesnevileri II: Şeyh Gâlip ve Hüsn ü Aşk” konulu panel düzenlendi.

Fen-Edebiyat Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen panele konuşmacı olarak Ahi Evran Üniversitesi’nden Prof. Dr. M. Fatih Köksal ve Yrd. Doç. Dr. Ahmet Doğan katıldı.

İlk konuşmacı olan Prof. Dr. M. Fatih Köksal, mesnevi şairi olarak kabul edilen Şeyh Gâlip’in gazel nazım şeklinde de çok başarılı olduğunu ifade ederek “Gül âteş gülbün âteş gülşen âteş cûybâr âteş/ Semender-tıynetân-ı aşka besdir lâlezâr âteş” beytini örnek verdi. Seslerin bir yangını çağrıştırmasının yanı sıra beytin Arap harfleriyle yazımının da alevlere benzediğini vurgulayan Prof. Dr. Köksal, Şeyh Gâlip denince akla kırmızının geldiğini, kırmızının da aşkı simgelediğini belirtti.

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Doğan ise Şeyh Gâlip’in 26 yaşında ve 6 ay gibi kısa bir sürede tamamladığı ve “Esrârını Mesnevî’den aldım/ Çaldım velî mîrî mâlı çaldım” diyerek kaynağını belirttiği Hüsn ü Aşk’ın yazılış hikâyesini anlatarak başladığı konuşmasında eserin içeriği hakkında ayrıntılı bilgiler verdi. Aşk’ın Hüsn’ü aradığı yolculukta sonunda kendini bulmasını ve insan-ı kâmil olma yolunda bir değişim ve dönüşüm yaşamasını, vahdet-i vücuda ulaşılmasının sembolik bir ifadesi olarak değerlendirdi. Şeyh Gâlip’in Hüsn ü Aşk mesnevisinde “insanın içine bir âlemin sığdığını ama insanın bir âleme sığamadığını, bu yüzden de ana rahminin mezarından mezarın rahmine” kadar insanoğlunun farklı âlemlerin arayışı içinde gerçekleştirdiği yolculuğun anlatıldığını ifade etti.

Divan edebiyatının zenginliğinin anlaşılması adına Şeyh Gâlip gibi bir şairin şiirlerinin bile yeterli olduğunun vurgulandığı panel, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencilerinin sorularının cevaplandırılmasının ardından sona erdi.


HIZLI ERİŞİM

Instagram Twitter Facebook Youtube