Yayınlanma Tarihi: 19 Mart 2020 Perşembe

Prof. Dr. Baykam’dan Koronavirüse Karşı Sosyal Mesafe Uyarısı

Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Öğretim Üyesi ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nurcan Baykam, yeni tip koronavirüsü salgınına karşı alınabilecek öncelikli önlemin sosyal mesafelenme kavramı gereği  “kalabalık ortamlardan uzak durmak” ve “el yıkama” olduğunu bildirdi.

Prof. Dr. Nurcan Baykam, yaptığı açıklamada, korona virüsünden korunma yolları, insanların üzerine düşen sorumluluklar ve vazifeler konusunda önemli uyarılarda bulundu.

Türkiye’nin aldığı tedbirlerin çok yerinde ve etkin olduğuna işaret eden Prof. Dr. Baykam, Sağlık Bakanlığının ilk günden itibaren, konusunda uzman bilim insanlarının oluşturduğu Bilim Kurulunun yoğun çalışmaları ve önerileri doğrultusunda alınan tedbirler sayesinde, yeni koronavirüsü vakalarının çevre ülkelere göre Türkiye’de daha geç tespit edildiğini söyledi.

“Türkiye için de çok kritik dönemdeyiz”

“Salgın tüm hızıyla ülkemizin etrafında devam ediyor ve Türkiye için de çok kritik dönemdeyiz” diyen Prof Dr. Baykam, şunları kaydetti:

“Ülkemizde de olgulardaki sayılar artmaya başladı. Henüz salgın yönetimini sağlık kuruluşları olarak sağlayabildiğimiz bu dönemde Devletin aldığı en son kararları tam anlamıyla uygulayabildiğimiz taktirde vaka sayıları çok fazla artmadan kontrolü sağlamak mümkün olacaktır. Okulların tatil edilmesi, toplu organizasyonların iptal edilmesi, sosyal mesafenin korunmasının mümkün olmadığı tüm mekanların kapatılması bu salgının daha hafif bir şekilde geçirilmesi açısından çok önemli. Yükseköğretim Kurulu’nun da aldığı önlemleri birebir uygulamaktayız. Bu önlemlerin hem bireysel olarak ve hem de tüm kurumlar olarak uygulanması, bizim bu dönemi çok daha hafif şekilde atlatmamıza kesinlikle fayda sağlayacaktır.”

“Devlet Gerekeni Yapıp Önlemleri Alıyor. Sıra Vatandaşta”

Devletin, bu güne kadar gereken tedbirleri aldığını kaydeden Prof. Dr. Baykam, “Bu tedbirler alınmaya da devam edecektir. Şimdi sıra vatandaşta, yani hepimizde. Düğün, cenaze gibi normal hayatta iyi ve kötü günlerde insanları biraraya toplayan ve sosyalleşmelerini sağlayan etkinlikler bu salgın döneminde bulaş virüsün yayılmasını sağlayarak hem bireyin kendisini, hem de sevdiklerini, annesini, babasını, çocuklarını ve sonuçta tüm toplumu risk altına sokmaktadır. Bir çarkın dişlisi olarak vatandaş kendine düşeni yaparsa, sonuçta bu süreci en iyi şekilde yönetmek ve başarılı bir şekilde bu süreci tamamlamamız mümkün olacaktır. Tabii ki sorumsuz davranarak hem kendini hem de toplumu riske sokan durumların  denetlenmesi de ayrı bir sorumluluk. Bütün vatandaşlarımızı bildirilen önlemler konusunda duyarlı olmaya davet ediyorum” ifadesini kullandı.

Prof. Dr. Baykam, virüsten, Türkiye’nin tam izole kalmasının mümkün olmadığını, ve sonuçta da dış ülkelerden gelen virüsün ülke içinde yayımının söz konusu olduğunu ancak yayılmasının hızını kesmenin alınan ve çok sık uygulanması gereken önlemlerle mümkün olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:

“Şu anda da ülkemizdeki pozitif olan vaka sayısı, virüsün yayım özelliği ve birkaç hafta öncesinde bizim şu andaki durumumuza benzer ülkeleri izlediğimizde, devletimizin ve Sağlık Bakanlığı’nın ardarda bildirdiği önlemlerin çok ciddi bir şekilde uygulamanın ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu dönemde sadece kendimizi değil toplumu da düşünmeliyiz. Önlemlerin alınması eğer özenle uygulanmazsa hiçbir şey ifade etmez. Yani bizler de gereken kişisel tedbirleri aldığımız takdirde, bu süreci daha hafif olarak atlatabiliriz.”

Koronavirüsün,  grip virüsü gibi damlacık yoluyla, kişinin öksürme, hapşırma sonucu sekresyonların damlacık halinde dışarı atılması ve karşıdaki kişinin de göz, ağız mukozası ve burun gibi noktalara temasıyla bulaştığını dile getiren Prof. Dr. Baykam, “İçinde virüsü taşıyan damlacıklar öksürük aksırıkla havaya atıldığında 1,5 metreye kadar yakınında bulunan kişilere ulaşabilir ve o kişinin ağız, burun ve gözü aracılığı ile virüs bulaşır. Aynı zamanda bu damlacıklar etraftaki yüzeylere düşerek bu yüzeylerde bir süre canlı kaldığından, yüzeylere elle temas edip ardından virüsle temas etmiş elin ağız, burun, göze dokunulması sonucu da bulaşı söz konusudur” ifadesini kullandı.

En büyük risk; kalabalık ortamlarda bulunmak

Koronavirüsün, insanlara en çok kalabalık ortamda bulaşabileceğine dikkati çeken Prof. Dr. Baykam, “Dolayısıyla bulaş riskini önlemek için bireylerin birbirinden 1,5-2 metre uzakta olması, yani sosyal mesafe dediğimiz davranış biçiminin uygulanması günümüzde en önemli korunma yollarından biri olarak kabul görmektedir. Bu nedenle kalabalık ortamlara girilmemesi, mümkünse zorunluluklar dışında evden çıkılmaması mevcut salgın döneminde çok ciddiyetle uygulanması gereken önlemlerdir. Kişiler arası mesafe koyduğumuz zaman kişinin aksırması halinde damlacığın size ulaşma olasılığı azalır. Aynı zamanda öksürüp aksırırken hepimizin ağzımızı bir mendil veya yoksa dirseğimiz içiyle kapatması, damlacıkların karşı tarafa ulaşmasını önler” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Baykam,  gençler ve çocukların, hafif ve hatta bulgu olmadan söz konusu virüsü geçirebileceğini ancak yaşlı ve eşlik eden hastalıkları olan kişilerde daha ciddi ve hatta ölümcül seyredebildiğini belirterek, “Bu nedenle gençlerin ve çocukların hasta olup olmadıkları anlaşılamayabilir ve bu nedenle hasta olmadıkları sanılarak çevrelerindekilere bulaştırma durumları söz konusu olabilir. Dolayısıyla sosyal mesafe kuralına bilhassa çocuklar ve gençlerin uyması çok büyük önem arz ediyor. Annemiz babamız, yaşlılarımız, toplumumuz için mutlaka bu hususta sorumlu davranmalıyız” diye konuştu.

“Virüsü farkında olmadan kendimize bulaştırabiliriz”

Virüse karşı alınması gereken bir diğer önemli tedbirin de temizlik olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Baykam, sözlerini şöyle sürdürdü:

“El yıkamak da yüzeylerden bulaşı önlemenin en önemli yoludur ki en sık gerçekleşen bulaş, yüzeylerde bulunan virüslü damlacıklara el ile temas sonrası olmaktadır. Yani virüsü farkında olmadan bu şekilde kendimize bulaştırabiliriz. Örneğin bir toplu taşıma aracında ya da herhangi bir oturduğunuz masada daha önce bulunan hasta bir kişiden yayılan damlacığın bulaşması, bir sonraki kişinin oraya eliyle teması sonucunda, yüzeyde halen mevcut olan virüsü alıp yüzünüze, burnunuza, gözünüze dokunmasıyla yine bulaş söz konusu olabilmektedir. Bu aşamada en önemli korunma yolu el hijyenidir. Dış mekanlardaki veya sizden önce kullanılmış yüzeylere ellediğiniz takdirde elinizi yıkamazsanız, bu riski alıyor durumdasınız. Olabildiğince el hijyeni uygulanmalıdır. El hijyeni su ve sabunla ellerin yıkanması veya el dezenfektanlarıyla elin ovuşturulması ile sağlanır. 

Su ve sabunla ellerimizi yıkarken en az 20 saniye elin tüm yüzeyleri yıkamalıyız. Su ve sabuna ulaşamadığımız durumlarda kullanacağımız alkol bazlı el dezenfektanları ile de aynı şekilde önce elin iç ve dış yüzeyleri ardından parmak araları ve tırnak noktalarını iyice ovuşturmalıyız. Bunu uyguladığımız takdirde halkımız öncelikle kendini, sonra da başkalarını korumuş olacaktır.”

Dünyada yaşanan ölümlü vakalarla ilgili bilgi de veren Prof. Dr. Baykam, bulaş hızı yüksek virüsün, son verilere göre, ölüme neden olma oranının yüzde 3-4 olduğunu, bu oranın kişilerin yaşına ve altta yatan başka hastalığı olmasına göre değişebildiğini bildirdi.

Prof. Dr. Baykam, ölüm oranlarının,  gençlerde düşük olmasına karşın, 60-65 yaş üstü yaşlılar ile kenser, kalp hastalığı, hipertansiyon, şeker hastalığı ve diğer bağışıklık sistemini bozan hastalığı bulunan kişilerde daha yüksek olduğunu ifade ederek, “Bu nedenle koronavirüs salgınını önlemek ve yayımını durdurmak, en çok yaşlı ve altta yatan hastalığı olanları korumak adına önemli” dedi.

Koronavirüsün bulaştığı insanlarda görülen belirtiler ve bu belirtilerin ortaya çıkmasının ardından yapılması gerekenler konusuna da değinen Prof. Dr. Baykam, şöyle konuştu:

“Koronavirüs bulaşmış kişilerde grip benzeri bulgular, ateş, öksürük ve nefes darlığı gibi belirtiler ortaya çıkabilmektedir. Bu belirtileri taşıyan kişiler, eğer bu bulgular çok hafif düzeydeyse evinden çıkmayarak toplumu bu durumdan korumalıdır. Ama kendisinin doktora gitme ihtiyacını hissettiğinde mutlaka bir sağlık kuruluşuna müracaat etmelidir. Cerrahi maske dediğimiz standart bir maskeyi takarak sağlık kuruluşuna gidebilir. Risk faktörleri varsa ALO 184 hattını arayarak durumunu bildirip kendisini sağlık kuruluşuna transferi için destek isteyebilir. Bu konuda sağlık kuruluşları ve hekimler, Sağlık Bakanlığının yayınladığı ve duruma göre güncellemeler yaptığı algoritmalar doğrultusunda hareket etmektedir.”



HIZLI ERİŞİM

Instagram Twitter Facebook Youtube