Milleti millet yapan niteliklerin başında dil gelir. Bir milleti sıradan insan kalabalığı olmaktan kurtaran, birleştiren, koruyan ve daima güçlü tutan tek ayırıcı güç dilidir. Kültür olgusu dil sayesinde anlam kazanmakta ve din, ırk, vatan, tarih gibi diğer unsurların bağlayıcılığıyla milletlerin devamlılığı mümkün olmaktadır. Konuşanı kalmadığından zamanla unutulan, kaybolan dilleri saymadan sırf bugün yaşayanlar dikkate alındığında dahi yeryüzündeki dil sayısının 6000'i aşkın olduğu ifade edilmektedir. Devletlerin dünya üzerindeki siyasal, sosyal ve ekonomik rolleriyle bağlantılı olarak bazı diller sıkça telaffuz edilmekte, dil uluslararası ilişkilerde otorite ve güç sembolü olarak görülmektedir.
Tarih boyunca imparatorluklar kuran Türk milleti bu gücünü her şeyden önce bir ev gibi içinde hayat bulduğu dilinden almış, Türkçe sayesinde yaşama azmini sürdürmüştür. Türkçemiz yazılı tarihi 2500 yılı bulan dünyanın en eski dillerinden biridir ve bugün yaklaşık 220 milyon konuşanıyla Moğol ve Mançu-Tunguz dillerinin de yer aldığı Altay dil ailesinin en fazla konuşulan koludur. İlk sözlüğüne yaklaşık 1000 yıl önce kavuşan, Türkiye ve Türk dünyası dışında dünyanın birçok ülkesinde konuşulan Türkçe; günümüzde Atlas Okyanusu kıyılarından Çin’in içlerine kadar uzanan muazzam bir coğrafyada hüküm sürmektedir. Ayrıca ödünç verdiği kelimelerle birçok dilin zenginleşmesine katkıda bulunmaktadır. Ülkemizin siyasal gücünden doğan bölge ve dünya devletleri nezdindeki itibarı ile film, şarkı, spor kulübü gibi çeşitli popüler kültür araçlarıyla sağladığı ilgi, Türkçenin yaygınlaşmasını, bilinirliğini sürekli arttırmakta ve canlı tutmaktadır. Dünyanın neresine gidilirse gidilsin, sık sık Türk kültürünün dolayısıyla Türkçenin güzel ve olumlu yansımalarıyla karşılaşılmaktadır.
Bugün Türkçemiz, UNESCO’nun açıklamalarına göre, dünyanın beşinci büyük sanat, kültür ve bilim dilidir. Dolayısıyla Mustafa Kemal Atatürk'ün, Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren ortaya koyduğu çalışma hedeflerinin çok değerli yol haritaları olduğu anlaşılmaktadır.
Gazi Atatürk tarafından ilk Türk Dili Kurultayı’nın açılış günü olan 26 Eylül’ün ülkemizde ve Türkçenin konuşulduğu çeşitli devletlerde her yıl "Türk Dil Bayramı" olarak kutlanması önemlidir. Bu vesileyle, Türkçemiz adına Türkiye'de ve dünyanın dört bir yanında yeni bilimsel çalışmalarda elde edilen son bulgular paylaşılmakta dilimizin dünya dilleri arasındaki yerine ve gücüne dikkat çekilmektedir. Vatan savunmasındaki neferler misali ana dili Türkçe olan her bireyin de diline olan inancını, sevgisini bilinçli bir biçimde ona sahip çıkarak göstermesi gerektiğine vurgu yapılmaktadır.
Bu duygu ve düşüncelerle 84. Türk Dil Bayramımızı kutlar, gökyüzünde özgürce dalgalanan bayrağımız gibi güzel Türkçemizin de tüm dünyada sonsuza değin gür bir sesle yankılanmaya devam etmesini en içten duygularla temenni ederim.
Prof. Dr. Reha Metin ALKAN
Rektör