Yayınlanma Tarihi: 08 Mart 2012 Perşembe

"Türkiye’nin Araştırma Stratejileri ve Sağlıklı Yaşam" Konferansı Gerçekleştirildi

Hitit Üniversitesi, Kimya Bölümü tarafından 7 Mart 2012 Çarşamba günü Fen Edebiyat Fakültesi Konferans Salonu’nda "Türkiye’nin Araştırma Stratejileri ve Sağlıklı Yaşam" konulu bir konferans düzenlendi. Konferansa Prof. Dr. Mehmet DOĞAN konuşmacı olarak katıldı. ‘Sağlıklı Yaşamın Kimyası Eser Elementlerin Biyolojik Önlemleri’ adlı bir sunu eşliğinde dinleyenleri bilgilendiren DOĞAN, konferans bitiminde öğrencilerden gelen soruları cevapladı. Çok sayıda akademisyen ile öğrencilerin katılımıyla gerçekleştirilen etkinlik Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Aydın ÖZLÜK tarafından Rektör Prof. Dr. Reha Metin ALKAN adına Prof. Dr. Mehmet DOĞAN’a plaket sundu.

Sunumunda, Prof. Dr. Mehmet DOĞAN,  “Türkiye’nin Araştırma Stratejileri” hakkında şunlara değindi:

Türkiye’nin 200 kadar dünya devletleri arasında bazı kategorilerdeki yeri aşağıdaki gibidir;

·         74 milyon nüfusu ile 17. sırada

·         778.000 Km2 toprak genişliği ile 35. sırada

·         868 milyar USD (2009 yılı verileri) gayri safi milli hasıla ile 16. sırada, kişi başına düşen gayri safi milli hasıla ile 53. sırada

·         28 bin bilimsel yayınla 17. sırada

·         Son on yılın ortalamasına göre atıf sıralamasında 35. sırada

·         Turizm gelirinde 8. sırada

·         Motorlu araç üretiminde 14. sırada

·         Televizyon ve buzdolabı üretiminde ilk 5 içerisinde

·         2011 yılı verilerine göre; 341 milyar dolar ithalatla 19., 135 milyar dolar ihracatla 40. sırada

Bu verilere bakıldığında Türkiye’nin ihracat yapabilmesi için ithalat yapması gerektiğini açıkça görebiliriz. Öyle ki, kimyasal madde, et, tarımsal ürün, tohum, makine teçhizatları gibi yapımı ve eldesi mümkün ürünleri bile ithal etmekteyiz. Ayrıca, henüz Türkiye’nin dünya çapında büyük buluşlara imza atan, Nobel ödülü (bilim alanında) alan, patent ve formülleriyle dünya çapında başarılı bilim adamları olamadığını belirtmeliyiz. Buna karşın, Türkiye’nin farklı iklim ve doğal güzellikleri, genç ve eğitilmiş iş gücü, ABD ve AB’ de master ve doktora yapan genç araştırıcı potansiyeli, özel sektörlerin dışa açık yapısı ve kültürel–etik değerlerimiz zenginliklerimizden sadece birkaçıdır.

Türkiye için gerekli olan, en başda bilgiye, bilime inanmaktır. Osmanlı Devleti zamanında bilime gereken önem verilmemiş, Cumhuriyet kurulduktan sonra sanayi alanında atılımlar yapılmıştır.  Verilerle desteklenecek olursa, sanayi alanındaki ihracatımız son 30 yılda %30’lardan %80-85’lere ulaşmıştır. Bilime olan ilginin giderek artması ile yine son 30 yılda uluslararası dergilerde yayınlanan makale bakımından 46. sıradan 17. sıraya yükselmiştir.

Türkiye’yi dünya ülkeleri arasında daha iyi yerlerde görmek istiyorsak, “en iyi yatırım araştırmaya yapılan yatırımdır” özdeyişini benimsemek ve benimsetmek gereklidir.

Prof. Dr. Mehmet DOĞAN,  “Sağlıklı Yaşam” üzerine de şunları söyledi:

Canlı bünyesini %99’unu oluşturan 11 element vardır: C (karbon), H (hidrojen), O (oksijen), N (azot), P (fosfor), Ca (kalsiyum), Mg (magnezyum), Na (sodyum), K (potasyum), Cl (klor), S (kükürt). Bu 11 ana elementin dışında kalan elementler ise ‘eser element’ olarak adlandırılır. Eser elementlerin vücudumuzda enzim bileşeni, enzim aktifleyicisi, kimyasal tepkimelerin denetimi, metabolizma desteği, sağlıklı doku yapımı, savunma sistemine destek, hormon ve vitamin yapıtaşı, büyüme ve gelişme desteği gibi işlevleri bulunmaktadır.

Eser elementlerden biri olan demir (Fe) kandaki oksijeni taşır. Kan, kas eti ve birçok doku için yapıtaşı olup bunların rengini verir. Demir eksikliğinde vücut direnci azalır, enfeksiyon riski artar, ancak aşırısının zehir etkisi yoktur.

Demirden sonra en çok bulunan eser element olan çinko (Zn) enzim ve hormon yapısında aktifleyici ve katalizör olarak işlevi görür. Eksikliğinde gelişme ve büyüme bozukluğu, saç dökülmesi gibi durumlar gözlenir. Zehir etkisi yoktur.

Bir diğer önemli olan eser element bakır (Cu), enzim bileşeni olarak madde döngüsünde önemli yer tutar. Eksikliğinde kan formülü bozulur ve anemin görülür. Aşırısı zehir etkisi göstererek koma hali hatta ölümle bile sonuçlanabilir.

Karadeniz de yaşayanlarda önceden iyot eksikliği olan çoktu. Özellikle bayanlarda guatr hastalığı sık gözüküyordu, günümüzde iyotlu tuz ile bu hastalıklarının önüne geçildi. Yine Isparta’da halkın büyük bir kısmının dişleri çürüktü, bunu nedeni olan flor eksikliği ol sularda flor düzenlemesi yapılarak giderildi.

Sağlıklı ve dengeli beslenmek için doğal besin çeşitliliğine ihtiyacımız oldukça önemlidir. Son zamanlarda seralarda ve suni gübre ya da hormon kullanılarak hızla büyütülen besinlerin artması sağlıklı beslenmeyi zorlaştırmakta, bu da besin takviyesi almayı gerektirir.  Vücudumuz ve sağlığımız için yeterli ve gerekli besinler tüketmeliyiz. Sağlıklı yaşam için çevre temizliğine önem vermemiz gerekir, haftada en az bir kez balık, kırmızı et, süt ve süt ürünleri, yumurta, tavuk, tahıl yenilmesi gerekmektedir.

Sağlıklı bir yaşam için temiz ve sağlığı tehdit etmeyen hava, su ve diğer çevre şartlarının yanı sıra sağlıklı ve dengeli beslenme, spor gereklidir. Doğal afetler gibi elimizde olmayan durumlar dışında çevre ve atmosfer kirliliği önlenebilir.

Çevre kirliliği baskısı, suni ve hızlı büyüyen besin kaynakları, yetersiz vitamin, yetersiz ve gereksiz mineral alımı, aşırı gereksiz kimyasal maddeler alımı sağlıklı yaşam için bir tehdittir. Sağlıklı ve dengeli beslenerek gerekirse takviye besinler kullanarak sağlıklı olabiliriz ve insan ömrü 120-140 yıla uzayabilir.


HIZLI ERİŞİM

Instagram Twitter Facebook Youtube