Üniversitemiz Fen Edebiyat Fakültesi tarafından “Doğu Sorununun Mirası Ermeni Meselesi” başlıklı konferans düzenlendi.
Fırat Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Öztürk’ün konuşmacı olarak katıldığı program, Üniversitemiz öğretim elemanlarının ve öğrencilerinin yoğun katılımıyla gerçekleştirildi.
Konuşmasına Şark meselesinin ne olduğundan ve nasıl başladığından bahsederek başlayan Prof. Dr. Mustafa Öztürk, kendisine göre Şark meselesinin doğuşunun dört aşamaya ayrıldığını ifade etti. “Batıyı tehdit eden ilk doğu seferi Pers istilaları ve Sasani’lerdir. İkinci aşama ise M.S. Hun tehdidi gelmektedir. Dolayısıyla batı için ikinci aşamada Türk tehditleri başlamıştır ve üçüncü aşama İslam akınlarıdır. Bunlar Hz. Ömer döneminde başlayıp İspanya’ya kadar yayılmıştır. Dördüncü olarak Selçukluların Malazgirt zaferi ve Anadolu’nun fethidir” diyen Prof. Dr. Öztürk, bundan sonraki süreçte Batının Haçlı seferleri ile tepki göstermeye başladığını belirtti. “1094’ten 1296’ya kadar toplam on iki sefer düzenlediler. Bu Haçlı seferleri bir ruh ve idealdir. Bu on iki seferden sonra Osmanlı dönemindeki Viyana muhasarası, I. Dünya Savaşı, Çanakkale cephesi de bir haçlı seferdir. Hatta günümüzde de bu haçlı seferleri ruhu devam etmekte ve sürdürülmektedir” diyen Prof. Dr. Mustafa Öztürk, Şark meselesi gibi bir sorunun ortaya çıkma sebebini ise, Batıya olan tehditlerin hep doğudan geldiğini belirterek “Zaten doğunun bir meselesi değil batılıların meselesidir. Doğu, batı için tehdit oluşturmayı her zaman sürdürmüştür” dedi.
Konferansın ikinci bölümünde ise Sanayi Devrimi öncesi uluslararası alanda siyasi ve diplomasi araçlarının değişmesi üzerinde duruldu. Sanayi öncesi toplumlarda dört diplomasi aracının olduğu ve bunların askeri, iktisadi güç ile siyasi evlilik ve rehin usulü olduğu, ancak sanayi sonrası bunlardan bazıları değişirken yeni eklemelerinde yaşandığı belirtildi.
Askeri ve iktisadi güç varlıklarını korurken siyasi evliliklerin saltanat döneminin bitmesi nedeniyle sona erdiği, rehin usulünün ise şekil değiştirdiği ve yerine muhalefet unsurlarının ülkede misafir edilmesinin tercih edilmeye başlandığını, dolayısıyla etkin güç unsurlarının muhafaza edildiği ifade edildi.
Bunların dışında teknoloji ve sermaye transferlerinin eklendiği ve ayrıca tarih diplomasi alanında baskı unsuru olarak kullanılmaya başlandığını belirten Prof. Dr. Öztürk, “Ermeni meselesi de bunlardan bir tanesidir. Rusya ve diğer Avrupa devletleri bu meseleyi kullanarak bölgede hâkim güç olma amacındadırlar. 1915’te tehcir kararı alınmıştır. Bir soykırım olmamakla birlikte mukatele söz konusudur. Bu Ermenistan ile Türkiye arasındaki bir anlaşmazlık değil Rusya ile Batı arasındaki bir mücadeledir” dedi.
Konferans Prof. Dr. Mustafa Öztürk’ün soruları cevaplandırmasının ardından sona erdi.