Yayınlanma Tarihi: 18 Temmuz 2016 Pazartesi

YÖK ve Üniversite Rektörlerinden Ortak Açıklama


Devlet ve vakıf üniversitelerinin rektörleri, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç'ın "acil toplantı" çağrısının ardından, millet iradesine ve demokrasiye yönelik düzenlenen darbe girişimini görüşmek üzere YÖK Konferans Salonu'nda bir araya geldi.




Başkan Saraç'ın konuşmasından sonra basına kapalı devam eden toplantının ardından "YÖK ve tüm üniversite rektörleri" adına ortak açıklama yapıldı.

"Yükseköğretim Kurulu, tüm üniversitelerimiz ve akademik camia olarak kamuoyuna beyan ederiz" ifadeleriyle başlayan açıklamada, Türkiye Cumhuriyeti devletinin, 15 Temmuz 2016 gecesi tarihinin en ağır saldırılarından birine maruz kaldığı, ülkenin demokratik yapısı, anayasal düzeni, parlamenter sistemi, milli bütünlüğü, iç barışı ve millet iradesinin hedef alındığı belirtildi. Ülke yönetimini gayri meşru yollardan ele geçirmek, millet iradesini kanlı bir şekilde bastırmak, halk üzerinde dış güçlere bağlı bir azınlık otoritesi oluşturmak amacıyla başlatılan bu kalkışmanın, yine milletin bizzat kendisi tarafından bastırıldığı ve akamete uğratıldığı vurgulanan açıklamada, "Türkiye'nin seçilmiş, meşru Cumhurbaşkanını görevden uzaklaştırarak hayatına kastetmek, meşru hükümeti devirmek, meşru parlamentoyu kapatarak bir cunta rejimi kurmak için gerçekleştirilen bu darbe girişiminin, yıllardır devlet içerisine yerleşerek bütün kurumlara yayılan, devlet içinde ayrı bir devlet gibi örgütlenen bir şebekenin girişimi olduğu alenen ortaya çıkmıştır." değerlendirmesi yapıldı.




Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve hükümetin devlet yapısından ayıklamaya çalıştığı bu terör şebekesinin, Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızmış unsurları ve bunların sivil yapılarda hala mevcut olan uzantılarıyla silahlı bir isyana teşebbüs ettiği ve yönetime gayrimeşru yollarla el koymaya çalıştığı kaydedildi.
Ortak açıklamada, "Gözü dönmüş bu şebekenin kirli amacına ulaşmak için eşi benzeri görülmemiş bir şekilde, Türkiye Büyük Millet Meclisini bombaladığını, Cumhurbaşkanlığı Külliyesini ele geçirmek için halkın üzerine ateş açtığını, Türk milletinin teröre karşı en önemli unsurlarından olan Özel Harekat Birliğini füze ile vurarak onlarca polisi, Boğaziçi Köprüsü'nde ve başka yerlerde sivil halkın üzerine gözünü kırpmadan ateş açarak masum ve silahsız insanları katlettiğini içimiz kan ağlayarak gördük ve yaşadık." denildi.
Açıklamada, şu ifadeler yer aldı: "Cumhurbaşkanımız, Meclisimiz, Hükümetimiz, kahraman polisimiz ve ordumuzun emir ve komuta zincirine bağlı şerefli unsurları ve tüm milletimiz dirayetle bu kalkışmayı kısa zamanda durdurmuş, ülkeyi bir uçurumun kenarından döndürmüşlerdir. Biz Türkiye yükseköğretim sistemini oluşturan üst kurumlar ve üniversitelerimizin yöneticileri, öğretim elemanları ve çalışanları olarak, millet iradesine ve Türkiye'nin demokratik sistemine karşı gerçekleştirilen bu kanlı kalkışmayı lanetliyoruz."
Türkiye'nin, demokrasi konusundaki inancını, ısrarını uzun yıllardır sürdürdüğüne işaret edilen açıklamada, demokrasi karşıtlığına bir Başbakan'ın kurban verildiği, nice hükümetlerin devrildiği, demokrasi karşıtlarının en son 1980'de silah zoruyla yönetimi ele geçirdiği, demokrasi karşıtı kalkışmaların, Türk halkına ağır bedeller ödettiği vurgulandı. Açıklamada, Türk halkının demokrasi ve kendi iradesiyle yönetilmek, kendi iradesiyle seçilmiş hükümetler tarafından yönetilmek istediğinin altı çizilerek, bu kuvvetli millet iradesinin sonraki post modern darbeleri de boşa çıkardığı aktarıldı. 
Açıklamada, üniversite sayısının 200'e yaklaştığı, bilimsel araştırmaya Cumhuriyet tarihinde görülmemiş oranda kaynak aktarıldığı bildirildi. Türkiye'nin kendi milli teknolojisini geliştirme yolunda önemli yatırımlar yaptığı, bütün bunların halkın iradesinin yönetimde söz sahibi olmasıyla mümkün olduğu vurgulanan açıklamada, Türkiye'yi yavaşlatmak, Türkiye'nin önünü kesmek, tökezletmek, yapabiliyorlarsa parçalayıp yok etmek isteyen düşmanların, bunun için birçok yol denediği, terörün bunun en önemli aracı olduğu ifade edildi.




Ülke ekonomisini tahrip etmenin, Türkiye'yi etrafındaki savaş bataklığına sürüklemenin, iç çatışmalar çıkarmanın Türkiye düşmanlarının silahlarından olduğuna işaret edilen açıklamada, bunun için iç unsurların ve organizasyonların da kullanıldığı belirtildi. 
Açıklamada, şunlar kaydedildi: "15 Temmuz gecesi bu oyunun yeni bir safhasına şahit olduk. Ülkemiz insanı hak etmediği manzaralarla karşılaştı. Milletimiz, kendi savaş uçaklarının ve tanklarının kendi Meclisini bombaladığını, Cumhurbaşkanlığı Külliyesini vurduğunu, kendisine acımasızca ateş açtığını gördü. Bu, lanetlenesi bir girişimdir. Sorumluları bir an önce hukuk önünde hesap vermeli, hak ettikleri cezalara çarptırılmalıdır. Bu konuda üniversitelerimize düşen görevler vardır. Devletin içindeki paralel yapılanmanın, uyuşturulmuş bu zihniyetin akademik dünyadaki uzantılarının da farklı olması beklenemez. Özgür ve bilimsel düşüncenin en büyük düşmanı olan bu yapılanmanın üniversiteleri ele geçirmesine, ülkenin bilimsel ve teknolojik gelişmesini baltalamasına asla müsaade edilemez. Başta Cumhurbaşkanımız, Meclisimiz, Hükümetimiz, kahraman polisimiz, onurlu Türk ordusu mensuplarımız ve medyamız olmak üzere, halkımızın kanıyla canıyla koruduğu demokratik parlamenter sistemimizin yanında bulunduğunu ve savunucusu olduğunu göstermek, varlık sebebi olan özgür ve bilimsel düşüncenin yanında yer almak üniversitelerimizin asli görevidir. Bu konudaki hassasiyetimizin uygulamalarla da pekiştirileceğinden kimsenin şüphesi olmasın."
Demokrasinin en önemli savunucularından olan üniversiteler için günün, demokrasiye sahip çıkma günü olduğu ifade edilen açıklamada, bütün akademik camianın milletin iradesine saygı ve demokrasiye sahip çıkma noktasında tek vücut halinde olduğu aktarıldı. Açıklamada, demokrasi şehitlerine Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilendi.

YÖK Başkanı ve Rektörler Tarafından Meclis Başkanı KAHRAMAN’a "Akademinin Milli İradeye ve Demokrasiye Olan İnancı ve Saygısı" İletildi
Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç başkanlığındaki devlet ve vakıf üniversitelerinin rektörleri, cübbeleriyle "akademinin milli iradeye ve demokrasiye olan inancı ve saygısını" iletmek üzere TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ı ziyaret etti. 



Kahraman, Saraç ve rektörleri TBMM Tören Salonu'nda kabul etti. Yaşanan olaydan "Türkiye'de darbe yapmanın artık mümkün olmadığı" dersinin de çıkartıldığına değinen Kahraman, 15 Temmuz darbe girişiminin, Türkiye'de parlamenter sistemde yaşanan onyedinci darbe girişimi olduğunu vurguladı.
Kabulde, Saraç, YÖK ve Türkiye'deki bütün üniversitelerce hazırlanan ortak açıklamayı okudu.



YÖK ve üniversitelere TBMM'ye verdikleri destekten dolayı teşekkür eden Kahraman, "15 Temmuz'da ülkemiz, devletimiz bir saldırıya maruz kaldı. Bir grup hayta bir grup milli değerleri, hassasiyetleri törpülenmiş kişiler bir isyan teşebbüsünde bulundular. Şükrederiz ki akamete uğradı." ifadesini kullandı.



Türkiye'de daha önce yaşanan darbeler ve darbe girişimlerinin hiçbirinde Meclise dokunulmadığını, savaşlarda dahi bazı mekanların korunduğuna değinen Kahraman, Meclisin bombalanmasının hiç kimsenin aklına gelmeyeceğini ancak milletin üzerine ateş açanların Meclisi de bombaladığını bildirdi.



"Yaralar sarılırken hukuka uygun hareket edilecektir ama sorumlular gereken ölçüde ağırlıkta da cezalandırılacaklardır." diyen Kahraman, darbe girişiminin yapıldığı 15 Temmuz gecesi Mecliste yaşananları anlattı. Kahraman, darbe girişiminin olduğu gece Mecliste grubu bulunan dört siyasi partinin ortak imzasıyla bildiri yayınlandığını belirterek, "Siyasi düşüncemiz, hadiseleri ele almamız farklı olabilir ama bayrak, vatan, bütünlük, hürriyet, demokrasi deyince bir bütün halindeyiz. Demokrasi kültürünü yaymalıyız, içimizde özümsemeliyiz. Hakimiyet herhangi bir silahlı gücün, zümrenin, ekibin elinde olamaz. Hakimiyet millete aittir. Bunu kabul etmeyenler de kabul etmek zorunda kalacaktır." ifadesini kullandı.



Konuşmaların ardından Kahraman ve beraberindeki rektörler, daha sonra TBMM Genel Kurulu salonuna girdi. Kahraman ile birlikte divanda, İdare Amirleri AK Parti Hatay Milletvekili Orhan Karasayar, CHP Çorum Milletvekili Tufan Köse, MHP Ankara Milletvekili Erkan Haberal, HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder de yer aldı. Rektörler de Genel Kurul sıralarına oturdu. Kahraman, burada yaptığı kısa konuşmada, Meclisin bombalandığı sırada Genel Kurulda olduklarını anımsatarak, "Biz siperdeydik. Gece AK Parti, CHP ve MHP yöneticileriyle bir aradaydık. Meclis kapanmamalı, kapanmayacak. Gemilerden sadece fareler kaçar. Kaptanlar kaçmaz." dedi. Bütün partilerle ortak bir deklarasyon da yayınlandığına değinen Kahraman, "Ne istiyorsunuz bu miletten, ne yapacaksınız? 10'dan fazla ses bombası, F-16'dan üç bomba, helikopterden sürekli ateş... Bunu Türkiye adına mı yapıyorlar? Hayır." ifadesini kullandı. 


Kahraman, konuşmak isteyen rektörlere söz verebileceğini kaydetti. Bunun üzerine YÖK Başkanı Yekta Saraç ve İstanbul Üniversitesi Rektörü Mahmut Ak birer konuşma yaptı. Saraç, yakın zamada rektörlerin cüppelerini giyerek darbe çağırtkanlığı yaptıklarını belirterek, şöyle devam etti: "Artık YÖK ve rektörlerimiz, demokrasinin, milli iradenin yanında bulunuyor. Bu, büyük bir aşamadır. Bu musibet Türkiye'de demokrasinin yerleşmesi ve daha içselleştirilmesi için güzel bir vesile olacaktır. Anayasa, kanunlara ve hukuka her zaman sahip çıkacağız. Milli iradeye saygımız sonsuzdur. YÖK başkanının oyu ile parmak basan bir çobanın oyunun aynı değerde olduğuna inanıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı'nın sağlam iradesi, Meclisin, hükümetin, polisimizin, emir komuta zincirinden çıkmayan onurlu ve şerefli Türk ordusu mensuplarının, aziz Türk milletinin bu darbeyi girişimini bastırma hususunda gösterdiği direnç, bize gurur veriyor."



Kahraman ve rektörler, TBMM merdivenlerinde hatıra fotoğrafı çektirdi.



YÖK Başkanı Saraç'ın YÖK Konferans Salonu'nda yaptığı konuşmanın metni için tıklayınız.

"YÖK ve Üniversiteler Tarafından Hazırlanan Ortak Açıklama" için tıklayınız.

HİTİT ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ



HIZLI ERİŞİM

Instagram Twitter Facebook Youtube