2018-2019 Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreni Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da teşrifleriyle Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlendi.
Düzenlenen törene Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, YÖK üyeleri, Rektörümüz Prof. Dr. Reha Metin Alkan ve Üniversitemiz senato üyeleri, üniversitelerin rektör ve senato üyeleri ile öğretim üyesi ve öğrenci temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirildi.
Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu tarafından yapılan müzik dinletisiyle başlayan törende YÖK Başkanı Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan birer konuşma gerçekleştirdi.
2018-2019 Yükseköğretim Akademik Yılının açılışını Sayın Cumhurbaşkanı ve değerli devlet erkânının huzurunda gerçekleştirmekten onur duyduklarını bildirerek konuşmasına başlayan YÖK Başkanı Saraç, yüzyıllardan bu yana sömürülen birçok halkın ve ülkenin tek umudu olan Türkiye'nin, hakkın yanında durarak haksıza karşı verdiği bu mücadelede zafere ulaşması için devletimizin bütün kurumlarının Sayın Cumhurbaşkanının liderliğinde kenetlenmesi ve çalışması gerektiğinin altını çizdi.
Bu düşünceden hareketle Yükseköğretim Kurulu olarak, geçtiğimiz son dört yılda ülkemizin önceliklerini ve bu alanlarda dünyadaki eğilimleri de dikkate alarak, birçok proje planladıklarını ve hayata geçirdiklerini hatırlatan YÖK Başkanı, "Cumhurbaşkanlığı sistemi, yükseköğretim sistemimize etkin, sağlıklı ve hızlı hareket edebilme kabiliyeti vermektedir. Yeni sistemin sunduğu imkanları yükseköğretim için bir fırsata dönüştürerek ‘Güçlü Türkiye' hedefini, daimi tekamül esaslı bir yükseköğretim sistemi inşa ederek desteklemeyi hedefliyoruz." ifadelerinde bulundu.
Bugün YÖK'ün bütün projelerinin, kararlarının ve tüm planlamalarının, büyük, güçlü ve her alanda bağımsız Türkiye hedefini destekler mahiyette olduğunu dile getiren YÖK Başkanı, ülkemizin kalkınmasının ancak "nitelikli bilgi" ve "nitelikli insan kaynağı" ile mümkün olacağına dair inancıyla pek çok projeyi hayata geçirdiklerinin önemine değindi.
Son 20 yıldır pek çok ülkede üniversitelerin misyonlarına göre çeşitlenmesi sağlanmış olmasına ve "araştırma üniversitesi" kavramı yaygınlık kazanmasına rağmen ülkemiz "tek tip üniversite" anlayışını sürdürmekte olduğunu belirten YÖK Başkan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hitaben "Başkan olarak tayin edilişinizin akabinde, YÖK olarak sizin talimatınızla başlattığımız ve yasal süreçlerine öncülük ettiğimiz bir süreçle Türk yükseköğretimini, ihtisaslaşma ve misyon farklılaşması kavramları etrafında şekillendirmeye başladık ve ülkemizin araştırma üniversitelerini statik değil dinamik bir kurgu ile belirledik." ifadelerinde bulundu.
İhtisaslaşmanın diğer ayağının da çoğu Anadolu'da yeni kurulan üniversiteleri rekabet ortamına sokarak Bölgesel Kalkınma odaklı üniversitelerin belirlenmesi olduğunu ve geçen sene 5 üniversitenin tarım, hayvancılık, jeotermal, tekstil, deri ve seramik gibi alanlarda faaliyetlerini yoğunlaştırarak bölgelerine katkı sağlamak için belirlendiğini hatırlatan Başkan Saraç, "Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Projesi", "100/2000 YÖK Doktora Bursu Projesi", "Kalite Kurulunun oluşturulması" ve "Yükseköğretimde Uluslararasılaşma" başlıklı yükseköğretimde yapısal değişikliği gerçekleştirdiklerini belirttiği dört ana proje hakkında bilgiler verdi.
Bu projeler ile birlikte eğitim ve öğretimin temel zemininin öğrenci olduğunu vurgulayan YÖK Başkanı Saraç, ülke önceliklerini önde tutan, başarıya endeksli kurgusu ve konsepti itibariyle "YÖK Başarı Bursu" ve "YÖK-TEBİP Üstün Başarı Sınıfları" gibi her biri bir ilk olan burs programlarını hayata geçirdiklerini belirterek konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"YÖK, son dört yılda yeni ve yenilikçi bir rotaya girdi. Pek çok projeyi hayata geçirdi. Ülkemizin bilim ve eğitim hayatını; ihtisaslaşma, öncelikli alanlar, misyon farklılaşması, hedef odaklı uluslararasılaşma, dikey büyüme, bağımsız kalite kurulu, araştırma üniversiteleri, bölgesel kalkınma odaklı üniversiteler gibi pek çok yeni kavramla tanıştırarak bu kavramlara hayat kazandırdık. Değişmek için değil değiştirmek için çalışıyoruz. Tek tip üniversite modelini değiştiriyoruz, öğretim üyesi ve öğrenci değişim şeklini değiştiriyoruz, bütün alanlara aynı değeri atfetmekle birlikte bazı alanları önceliklendiriyoruz, onlarca yıldır devam eden burs programlarını değiştiriyoruz, ulusal düzeyde açtığımız doktora programları ile doktora konseptini ve formatını değiştiriyoruz.
Bugün yeni bir gün, önümüze yeni hedefler ve yeni başlıklar koyduk. Bu seneki başlığımız üniversitelerimizde dijital çağa ayak uydurmak için yeni bir dönüşüm ve bununla ilgili olarak bilgiye ulaşımda dünya üniversitelerinin de çalışmalarını dikkate alarak "açık erişim" çalışmaları olacaktır. Bütün öğrencilerimizin belli bir düzeyde dijital okur yazarlığı olsun istiyoruz. Dijitalleşmenin getirdiği imkanları yükseköğretimin pek çok alanında kullanmayı ve dijitalleşmenin gücünü toplumun her katmanına eriştirmeyi planlamaya başladık. Teknolojik bağımsızlığı gerçekleştirmek istiyoruz.
Bu yıl büyük bir proje ile üniversitelerimizde dijital dönüşüm çalışmalarını hızlandıracağız. Bu konuda da diğer projelerimiz gibi desteklerinizi her zaman hissedeceğimize eminim."
Cumhurbaşkanının liderliğinde ve desteğiyle; akademi camiamızın ülkemizin kalkınmasına önemli katkılar yapacağına ve ülkemizin teknolojik bağımsızlık hamlesine ciddi destek sağlayacağına inandıklarını yineleyen YÖK Başkanı, "yükseköğretim kurumlarımızın; milletimizin değerlerine sahip çıkan, inancından güç alan, dünyaya açık, bilimin ışığı altında yürüyen vatanperver gençler yetiştirmek ve ülkemiz için koyduğunuz 2023 hedeflerine ulaşmak yolunda çalışacağını huzurlarınızda tekraren ifade etmek istiyorum." diyerek konuşmasını tamamladı.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç'ın törende yapmış olduğu konuşmanın tamamını okumak için
tıklayınız.Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen törende konuşan Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, “Dijital teknolojilerin kullanımı ve geliştirilmesi konusunda dünyada öncü ülkeler arasına girmek istiyoruz. Ancak bu sayede ekonomik ve sosyal refah düzeyimizi gerçek manada yükseltebiliriz. Bunun için verimliliği ve rekabet gücünü yükseltecek projelere destek vereceğiz” dedi.
Yeni akademik yılın, ülke ve millet için hayırlara vesile olması temennisinde bulunarak konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kurumsal ve bireysel üstün başarı ödüllerine layık görülen, hocaları ve üniversiteleri tebrik etti.
2002’de 76 olan üniversite sayısının bugün 205 olduğuna ve bu okullarda 7 milyon 611 bin öğrencinin eğitim gördüğüne işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de eğitim gören yabancı uyruklu öğrenci sayısının 2014’te 48 bin, 2017’de 123 bin, bu yıl ise 143 bin olduğunu hatırlattı.
Yabancı öğrenci sayısının, Türkiye hakkında olumsuz propagandaların tüm hızıyla sürdüğü bir dönemde artmış olmasına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, 17 yıl önce 1 milyonu bulmayan yükseköğrenim kapasitesi sebebiyle, üniversite kapılarında yığılan öğrencilerinin utancıyla yaşayan bir ülke olduğunu ifade etti.
“Paralel Eğitim Sistemlerine Kesinlikle Müsaade Etmeyeceğiz”
Üniversiteye hazırlık sürecinde dershane sistemini tamamen ortadan kaldırdıklarına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçmişte pek çok istismara ve hatta güvenlik sorunlarına yol açan paralel eğitim sistemlerine kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. Üniversitelerimize girme ve eğitimde fırsat eşitliği hususunda sayısal sorunlarımızı büyük ölçüde çözdüğümüze inanıyorum” diye ekledi.
Yükseköğrenim yurtlarının yatak kapasitesinin 640 bine ulaştığını, isteyen her öğrenciye kredi ve burs verildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl kredi- burs miktarlarının lisansta 500, yüksek lisansta 1000, doktorada bin 500 liraya, yurtlarda kalan öğrencilerin günlük beslenme yardımını ise 8 liraya yükselttiklerini açıkladı.
Bu yıl 3 bin 300 doktora öğrencisine 150 bin lisans öğrencisine karşılıksız burs verileceğini, yükseköğrenim yurtlarının fiyatlarında da bu yıl hiçbir artışa gidilmeyeceğini sözlerine ekleyerek yükseköğrenimde pek çok meseleyi çözdüklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan sonra kaliteye odaklanılması gerektiğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemini kurarken, Dijital Dönüşüm ve İnsan Kaynakları Ofislerini, direkt Cumhurbaşkanına bağlı ofisler arasına aldıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu iki ofisin de yükseköğrenim alanıyla yakından ilgili olduğunu ifade etti. “Türkiye her alanda çağı yakalamak ve ötesine geçmek istiyorsa, önce dijital dönüşümünü tamamlamak zorundadır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, teknolojide geri kalan bir ülkenin bilimde ve sanayide hedeflerine ulaşmasının mümkün olmadığını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz milletimizin zekâsına, çalışkanlığına, üretkenliğine güveniyoruz. Yeter ki evlatlarımıza bunları hayata geçirebilmeleri için gereken eğitim ve bilim altyapısını oluşturabilelim. İşte o zaman bu ülkenin gerçek potansiyeli ortaya çıkacaktır” şeklinde konuştu.
“Geleceğin Savaşlarının Siber Silahlarla Gerçekleştirileceğini Unutmamalıyız”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dijital teknolojilerin kullanımı ve geliştirilmesi konusunda dünyada öncü ülkeler arasına girmek istiyoruz. Ancak bu sayede ekonomik ve sosyal refah düzeyimizi gerçek manada yükseltebiliriz. Bunun için verimliliği ve rekabet gücünü yükseltecek projelere destek vereceğiz. Siber güvenlik ve bilgi güvenliği de Dijital Dönüşüm Ofisimizin öncelikli faaliyet alanlarından biri olacaktır. Ülkemizin sahip olduğu verileri ve ürettiği bilgileri, tıpkı topraklarımız gibi, hassasiyetle korumazsak geleceğimize güvenle bakamayız. Geleceğin savaşlarının, konvansiyonel silahlarla değil siber silahlarla gerçekleştirileceğini unutmamalıyız. Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye söylediği gibi, hiçbir çiçeğin vaktinden önce açmayacağını gayet iyi biliyoruz. Ama başlamadan da mesafe kat edilemeyeceğinin farkındayız.”
“Üniversitelerin Tamamında Kariyer Merkezleri Kurmayı Hedefliyoruz”
Dijital Dönüşüm Ofisiyle, üniversitelerin ve özel sektörün desteğiyle büyük bir teknoloji hamlesi başlatmak istediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, İnsan Kaynakları Ofisi aracılığıyla da, üniversite öğrencilerinin geleceğini yakından ilgilendiren çalışmalar gerçekleştirmeyi planladıklarını açıklayarak, “Bu çerçevede yapacağımız ilk işlerden biri, yükseköğretimde yetenek yönetimi sistemine geçmektir. Üniversitelerimizden mezun olan en yetenekli öğrencilere çok özel kariyer fırsatları sunarak kamuda veya özel sektörde değerlendirilebilmelerini sağlayacağız” dedi.
Yurt dışı eğitim bursundan proje finansmanına ve istihdama kadar her alanda yetenekli öğrencilerin yanında olacaklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ofis aracılığıyla, üniversitelerin tamamında kariyer merkezleri kurmayı hedeflediklerini açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, üniversite öğrencilerine kariyerleri konusunda rehberlik edecek bu merkezlerin, reel sektörle iş birliği hâlinde faaliyet göstereceğini, kamu ve özel sektördeki istihdam imkânlarının tanıtılması için kariyer etkinlikleri düzenleyeceğini, bu etkinliklerde işverenlerle öğrencilerin doğrudan muhatap olup birbirlerini tanıma fırsatı bulacağını sözlerine ekledi.
“Demokrasi Gücünü Halktan Alır”
Türkiye’nin içeride ve dışarıda çok büyük mücadeleleri yürüttüğü bir dönemden geçtiğine dikkat çekerek bu süreçte akademisyenlerin de büyük ihtiyaçlarının olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle Batı ülkelerinin medya organlarında, akademik çevrelerinde ve genel olarak kamuoylarında ülkemiz hakkında pek çok yalan, yanlış, yanıltıcı bilgi dolaşıyor. Bu yanlışların düzeltilebilmesi için seferberlik ruhuyla çalışmamız gerekiyor” sözlerine yer verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batı ülkelerine yaptığı ziyaretlerde, ülkeleri başında bulunanların değil, medyalarının yönettiğini gördüğünü söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Demokrasi diyorsun, bir taraftan demokrasi derken halkı bir kenara koyuyorsun medya diyorsun. Şimdi medya yarın yazar; varsın yazsın, bizim derdimiz halkımız. Halkımıza ne veriyoruz, halkımız ne diyor, halkımız bize kaç puan veriyor; önemli olan bu. Demokrasi gücünü halktan alır, halk varsa demokrasi var, halk yoksa demokrasi yok. Medyayla falan filan demokrasi olmaz. Ha öyle güçlü demokrasi olur ki orada medya da güçlüdür. Ama kalkıp da ‘ben demokrasiyi oluşturuyorum’ böyle bir mantık varsa kimse kusura bakmasın. Bir siyasetçi de eğer medyasından çekiniyor, korkuyorsa onun da sağlıklı siyaset yapması mümkün değildir. Herkes kendi alanında bu gayreti gösterdiğinde işimizin çok daha kolay olacağı açıktır.”
“Ülke Olarak Dayanışma Göstermeye Mecburuz”
Akademisyenlerin de kendi mecralarında Türkiye’nin doğrularını anlatarak bu mücadeleye katkı verebileceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her gün aleyhinde yazıların yayınlandığı, haberlerin yapıldığı, sosyal medya dedikodularının yayıldığı bir ülke olarak bu dayanışmayı göstermeye mecburuz” dedi.
Yurt dışında Türkiye aleyhinde faaliyet gösteren Türk vatandaşlarını görmenin, kendisini derinden üzdüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kimi gazeteci, kimi akademisyen, kimi sivil toplum kuruluşu mensubu, kimi siyasetçi kimlikli bu kişilerin nasıl olup da kendi vatanlarına bu derece husumet içine girmelerini anlamakta zorlanıyoruz. Bu noktada iş ister istemez yine eğitim konusuna geliyor. Çünkü bunların çok önemli bir bölümü bizim eğitim sistemimizden geçmiş kişilerdir. Demek ki sistemde bir sorun, bir arıza var. Gençlerimize kendi değerlerimizi, kendi tarihimizi, kendi kültürümüzü anlatamadığımız sürece bu arıza devam edecektir. Kendimize güvenli bir gelecek inşa etmek istiyorsak, işte önce buradan, yani eğitim-öğretimden başlamak zorundayız.”
Eğitim-öğretim hayatında tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet bilinciyle yetişen hiç kimsenin, ne içeride, ne dışarıda ülkesinin aleyhinde faaliyetlere kalkışmayacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’yi kesinlikle hak etmediği iftiralardan ve yalanlardan korumanın en sağlıklı yolunun bu olduğuna inanıyorum” diye ekledi.
“Bugün Türkiye Geleceğine Daha Güvenle Bakan Bir Ülkedir”
Türkiye’nin son beş yıldır başına gelen her hadisenin, doğrudan ülkenin siyasi, sosyal, ekonomik istikrarını bozmaya yönelik olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimizin feraseti sayesinde bu saldırıların boşa çıkartılmış olması, ortadaki hakikati değiştirmeye yetmiyor. Bu hakikat, yönetim sistemimizin krizlere, vesayetlere, darbelere, cuntalara açık bir yapıya sahip olduğudur” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Biz, böyle gelmiş böyle gider demedik ve milletimizle birlikte işte bu çarpıklığı düzeltmek üzere harekete geçtik. 16 Nisan halk oylaması ve 24 Haziran seçimleriyle bu kritik değişimi hamdolsun kısa sürede tamamladık. Bugün Türkiye geleceğine daha güvenle bakan bir ülkedir. Bölgesel meselelerde aldığımız inisiyatifler ekonomik saldırıları kısa sürede kontrol altına alma konusunda elde ettiğimiz neticeler hep bu değişimin sonuçlarıdır. Daha düne kadar Suriye’deki kaosun içine çekilmeye çalışılan Türkiye, bugün Suriye halkının güvenliği ve huzurunu bizzat kendi yerinde sağlayan bir ülke hâline gelmiştir. Geçmişte ülkemizi sığınmacı akını altında ezmeye çalışanlar, bugün bizim geliştirdiğimiz yöntemlere destek olmanın yollarını arıyorlar. Türkiye’yi sahadan ve masadan dışlamaya çalışanlar, bugün bizimle birlikte olmanın gayreti içindeler. Şu anda hâlâ farklı tavır içinde gözükenlerin de çok yakında aynı çizgiye geleceklerinden şüpheniz olmasın.”
Değişim, reform ve yenilik iradesine sahip çıkarak bu yolda kararlılıkla ilerledikleri sürece önlerinde kapalı hiçbir kapının kalmayacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siz değerli hocalarımızı bu sürecin mimarı, inşacısı ve taşıyıcısı olarak görmek istiyoruz. Üniversitelerimizin ve akademisyenlerimizin atalete düştüğü bir yerde toplumumuzun çok büyük atılımlar içine girmesini beklemek beyhudedir” ifadelerine yer verdi.
Amaçlarının, üniversiteleri ülkenin ve milletin öncü kuruluşları hâline getirmek olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını, 2018-2019 akademik yılının hayırlı olması temennisinde bulunarak tamamladı.