Üniversitemiz tarafından düzenlenen ve Prof. Dr. Ateş Kara’nın konuşmacı olarak katıldığı “Mikrobiyota ve İnsan Sağlığı” konulu konferans Erol Olçok Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.
Yoğun bir katılımın gözlendiği konferansta Prof. Dr. Ateş Kara “Mikrobiyota” tanımını ve insanlarda doğal flora elemanı olarak bulunan mikroorganizmaların insan sağlığı açısından faydalarını ve önemini, mikroorganizmalar hakkında bilinen, bilinmeyen ve doğru bilinen yanlışları ele aldı.
“Sahip Olduğumuz Mikrobiyota Gelecekteki Sağlık Durumumuzu Şekillendiriyor”
Konferansın ilk bölümünde Prof. Dr. Ateş Kara, sindirim sistemi, özellikle barsaklar başta olmak üzere tüm insan organizmasında, doğumdan itibaren bulunan mikroorganizmaların kişinin mikrobiyotasını oluşturduğu ve bu, kişiye özgü mikrobiyotanın da kişinin bağışıklık sistemini idare ederek gelecekte karşılaşacağı sağlık problemlerinde veya sağlıklı bir birey olmasında çok önemli katkısının olduğunu ifade etti.
“Biz ve mikroorganizmalar” bölümünde ise Prof. Dr. Kara, yıldızlarla ve güneşle ilgili ilk yazılı kayıtlar ve hesaplamaların Hititler tarafından tutulduğunu ve tıpta kullandığımız bazı ilaçların da onlar tarafından kullanıldığını ifade ederek insan vücudundaki bakteri sayısının samanyolu yıldız kümesindeki yıldız sayısından 1000 kat daha fazla olduğunu açıkladı. Bu bakterilerin en çok kalın bağırsakta olduğunu ve sindirim sistemi yüzey büyüklüğünün bir basketbol sahası kadar bir alanı kapladığını ifade ederek insan sağlığı için faydalı mikroorganizmaların öneminden bahsetti.
“Anne Sütü ve Normal Doğum Önemli”
Prof. Dr. Kara, “Her bireyin Mikrobiotasının gelişimi doğumuyla birlikte ve hatta anne karnında başlar beslenme ve sonrasında da yaşam şekliyle gelişmesini sürdürür. Ancak yaşamın ilk yıllarında oluşan Mikrobiyota, kişinin tüm hayatı boyunca karşılaşacağı sağlık problemlerine de zemin hazırlar. Normal doğum ve anne sütü insan sağlığı açısından uygun bir mikrobiyota oluşması için çok önemli unsurlardır. Sezeryanla doğan ve anne sütü almayan bir bebeğin birçok hastalığa yakalanma riski artmakta, obezite, astım, kanser, otoimmün hastalıklar gibi durumların gelişme olasılığı daha yüksek olmaktadır” diyerek dünyada ve ülkemizde bu hastalıkların dağılımına ilişkin istatistiki bilgilere yer verdi.
“Mikrobiyomu Azaltmak Hastalıklara Davetiye Çıkarıyor”
“Mikrobiyotanın çeşitliliğini azaltmamak gerekiyor. Mikrobiyotayı etkileyen ve azaltan en önemli unsurlardan biri de gereksiz antibiyotik kullanımıdır. Doktor önerisi olmadan, sık antibiyotik kullanımı özellikle çocuklarımızda gelecekte karşılaşacakları sağlık problemlerine, obeziteye neden olabilmektedir. Steril olalım derken mikrobiyotayı yok etmeyelim. Doğallıktan kaçınmayalım. Dengenin korunması çok önemli. Sezeryan ile doğum, anne sütü verilmemesi, beslenmede doğal ürünlerden ve doğal yaşamdan uzaklaşılması, gereksiz ve sık antibiyotik kullanılması gibi nedenlerle özellikle yaşamın erken döneminde mikrobiyota bozulduğu taktirde allerji, enfeksiyon, astım, Tip 1 diyabet, obesite, kanser gelişme risklerini gözönünde bulundurmalı ve bu riski azaltmak için beslenmemize, yaşam şeklimize dikkat etmeliyiz. Mühim olan yanlışı ne kadar az yapabildiğimizdir.” ifadelerine yer veren Prof. Dr. Ateş Kara, evde yapılan doğal yoğurdun mikrobiyota açısından önemine ve faydalarına da değindi.
Sunumunu tamamlayıp soruları cevaplandıran Prof. Dr. Ateş Kara’ya, Rektörümüz Prof. Dr. Reha Metin Alkan tarafından plaket takdiminde bulunuldu.