Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Reha Metin Alkan, Rektör Danışmanı Dr. Öğr. Üyesi Cihat Savsar ile birlikte Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle açılışı gerçekleştirilen Global Girişimcilik Kongresi’ne (Global Entrepreneurship Congress - GEC) katıldı.
Dünyanın en kapsamlı girişimcilik ekosistemi paydaş toplantısı olarak kabul edilen ve 170’i aşkın ülkeden 3 binden fazla katılımcının yer aldığı Global Girişimcilik Kongresi’ne yaklaşık 250 uluslararası uzman konuşmacı da görüş ve tespitleriyle katıldı.
Global Girişimcilik Kongresi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Hedefimiz konumumuzu en iyi şekilde değerlendirerek ülkemizi dünyanın en büyük on ekonomisinden birisi hâline getirmektir. Bunun için daha çok yatırım yaparak, daha çok üreterek, daha çok ihraç ederek, daha çok istihdam oluşturarak yolumuza devam etme kararındayız. Büyük hedeflerin büyük reformlar gerektirdiğinin elbette farkındayız. Bunun için girişimcilere ve yatırımcılara çok önemli destekler, teşvikler sağlıyoruz” dedi.
“ÜLKEMİZDE GİRİŞİMCİLİK HUSUSUNDA ÇOK CİDDİ BİR BİRİKİM VAR”
‘Dünyanın en kapsamlı girişimcilik ekosistem paydaş toplantısı’ olarak kabul edilen kongreye katkı verenlere teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk milletinin dünyada girişimcilik ruhu en güçlü toplumlardan biri olduğunu ve bu girişimcilik mayasının doğru yöntemler ve yönlendirmelerle çok daha büyük başarılara dönüştürülmesi gerektiğini söyledi.
Türk milletinin aynı zamanda her işini el yordamıyla yapma ve her şeyi sıfırdan inşa etme alışkanlığının da olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlbuki dünyada ve ülkemizde her konuda olduğu gibi, girişimcilik hususunda da çok ciddi bir birikim var, bu birikimi değerlendirmeyi öğrenmek mecburiyetindeyiz” diye konuştu.
Türkiye’nin, sadece 2006-2017 yılları arasında yaklaşık 180 milyar dolarlık uluslararası yatırım çekmiş bir ülke olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu başarının 2008 küresel finans krizine, Irak ve Suriye’de yaşanan hadiselere, 2013’ten bu yana maruz kalınan saldırılara ve 15 Temmuz darbe girişimine rağmen elde edildiğinin unutulmaması gerektiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şayet daha stabil bir gündemle bu dönemi geçirebilmiş olsaydık, inanıyorum ki uluslararası yatırım rakamlarını 2’ye, 3’e katlayabilirdik” diye ekledi.
Son yıllardaki yatırımlardan biri olan ve hâlen inşası süren İstanbul 3. Havalimanının devletin parasıyla değil, teşvik edilen beş girişimcinin bir araya gelmesiyle yapıldığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz zaten göreve geldiğimizde 15 yıl önce, dedik ki, ‘biz devlet olarak tüccarlık yapmayacağız, biz devlet olarak artık ticaretin içerisinde olmayacağız, biz bu alandan çekiliyoruz, bu alanı tamıyla girişimcilerimize bırakacağız, onlar vasıtasıyla büyümeyi sürdüreceğiz.’ Bunu başardık ve bu oldu. İnanmayanlar vardı, ama başarıldı” şeklinde konuştu.
“GENÇ, DİNAMİK BİR NÜFUSA İHTİYACIMIZ VAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2017 yılında Türkiye’nin yüzde 7,4 büyüme oranıyla G-20’de birinci, OECD ülkeleri arasında ikinci sırada yer aldığını, kamu ve özel sektör yatırımlarının tutarının ilk defa 1 trilyon lirayı aşarak 2002’ye göre yaklaşık 4 kat arttığını millî gelirin 236 milyar dolardan 860 milyar dolara çıktığını hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları ekledi: “Burada güven var, burada istikrar var, eğer bu istikrar, bu güven olmamış olsa küresel sermayenin de Türkiye’ye girmesi mümkün değil, kendi girişimcilerimizin de bu alanlarda adım atması mümkün değildi.”
İhracatın 36 milyar dolardan 160 milyar dolara, istihdamın 19,6 milyon kişiden 28,3 milyon kişiye, yıllık turist sayısının 13 milyondan 32 milyona, turizm gelirlerinin 12,4 milyar dolardan 26,3 milyar dolara, döviz rezervinin 17,5 milyar dolardan 110 milyar dolar seviyesine çıktığını da sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomide insan faktörüne değinerek “Genç, dinamik bir nüfusa ihtiyacımız var. Eğer genç, dinamik bir nüfusa sahip olmazsak, bak dünya yaşlanıyor, yarın biz de yaşlanacağız, yaşlı bir nüfusla da bir yere varmak mümkün değil” ifadelerine yer verdi.
“TÜRKİYE GENİŞ COĞRAFYAYA HİTAP EDEN STRATEJİK BİR BÖLGESEL MERKEZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Türkiye sadece Asya’yla Avrupa’nın geçiş noktası değildir, aynı zamanda Türkiye ticaretten sanayiye, eğitimden sağlığa, turizmden tarıma kadar çok geniş bir alanda milyarlarca nüfusa ve çok geniş bir coğrafyaya hitap eden stratejik bir bölgesel merkezdir. Hedefimiz bu konumumuzu en iyi şekilde değerlendirerek ülkemizi dünyanın en büyük on ekonomisinden birisi hâline getirmektir. Bunun için daha çok yatırım yaparak, daha çok üreterek, daha çok ihraç ederek, daha çok istihdam oluşturarak yolumuza devam etme kararındayız. Büyük hedeflerin büyük reformlar gerektirdiğinin elbette farkındayız. Bunun için girişimcilere ve yatırımcılara çok önemli destekler, teşvikler sağlıyoruz.”
Son haftalarda yatırım ortamının iyileştirilmesi ve stratejik yatırımların teşvikine ilişkin iki önemli adım attıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, teşvik belgesi verilen ve toplam yatırım tutarı 135 milyar lirayı bulan 23 projenin, ihracata 6 milyar 318 milyon dolar katkı sağlayacağına, ithalatı 12 milyar 312 milyon dolar azaltacağına, 34 bin doğrudan, 134 bin de dolaylı istihdamı ortaya çıkaracağına dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yatırım ortamının iyileştirilmesi konusundaki düzenlemelerle pek çok alanda yatırımcılara yeni kolaylıklar sağladıklarını ve çalışma tamamlandığında bunları süratle uygulamaya geçireceklerini açıkladı.
“DEVLETLERİ KUR BASKISINDAN KURTARMAMIZ LAZIM”
Siyasetin ve ticaretin odak noktalarının değiştiğine; geçmişte küresel politikalar, küresel şirketler ve küresel üretim ön planda iken bugün artık bölgesel ve yerel odaklı yaklaşımlarla hareket edildiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eski sistemin zaaflarından biri de ekonomiyle siyasetin birbiriyle çok fazla karıştırılmış olmasıydı. Ekonomide elde edilen gücün siyasi müdahalelere kadar varan sıkıntılara yol açması, devletleri ve toplumları çeşitli tedbirler almaya itmiştir” sözlerine yer verdi.
Türkiye’nin bu sıkıntıyı IMF örneği ile yaşamış bir ülke olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte ekonominin düzeltilmesi için IMF ile yapılan anlaşmaların Türkiye’nin siyasi olarak vesayet altına alınmasına doğru gittiğini gördüğünü ve IMF yetkililerine, borcun tahsili dışında Türkiye’yi siyaseten idare edemeyeceklerini söylediğini aktardı.
Girişimci ruhu olan devletler topluluğunun kendi kurduğu kurumları çok iyi dizayn etmesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, G-20 toplantısında IMF’e borçlanmanın dolarla değil, altınla yapılması teklifini sunduğunu aktardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dolarla sürekli olarak dünya bir kur baskısı altında kalıyor. Devletleri ve milletleri bizim bu kur baskısından kurtarmamız lazım. Altın, tarih boyunca hiçbir zaman bir baskı unsuru olmamıştır. Dolayısıyla da altınla bu adım atılsın” değerlendirmesinde bulundu.
“VERİLEN SÖZLERİN TUTULMAMASINA RAĞMEN İNSANİ TUTUMUMUZDAN TAVİZ VERMEDİK”
Doğu Avrupa’dan Kuzey Afrika’ya kadar geniş bir alanda küresel planlamalarla siyasal değişimlere gidilmesinin, art niyetler sebebiyle başarısız olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan bunun bedelinin; dökülen kanlar, çekilen acılar, yıkılan şehirlerle o ülkelerin insanları tarafından ödendiğini söyledi. Suriye’de yaşananları örnek olarak gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yedi yılda Türkiye 3,5 milyon Suriyeliyi ülkesinde barındırırken emperyal ülkelerin Suriye’yi kimyasal silah gerekçesiyle sadece vurduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kimyasal silahla bir kişi öldüyse, konvansiyonelle 10 öldü; 1’e 10. Dolayısıyla konvansiyonel silahlarla ölenleri bir kenara koy, sadece kimyasal silahlarla öldürülenlere bak, böyle adalet olur mu? Ve bunu uluslararası toplantılarla birçok kez gündeme getirdiğimiz hâlde kimsenin umurunda değil. Diğeri basit çünkü. Biz diyoruz ki; gelin bu dünyada yeni bir barışın temelini atalım ve böyle rasgele bu ülkelere bombaları yağdırmayalım, varil bombalarını yağdırmayalım. Ve bunun bedelini şöyle bir çıkarttığınız zaman, bu kadar büyük rakamların kullanıldığı, öbür tarafta sefaletin maalesef aşırı derecede yüzdüğü bir dünya bizim için reva mıdır? Ama lafa geldiği zaman barış barış barış. Nasıl barış? Gel vur burayı, ondan sonra barış de; olmaz olsun böyle barış. Dürüst olalım, samimi olalım.”
Türkiye sınırında ya da Suriye’nin kuzeyinde oluşturulacak güvenli bölgelerde kalıcı konutlarla şehirler kurulması teklifinde bulunduğunu ancak bu tekliflerine ülke liderlerinin yanaşmadığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama bombaya gelince bombalar yağıyor” diye ekledi.
Avrupa’nın mülteci göçü karşısında yaşadığı panik ve aldığı insanlık dışı önlemleri unutmayacaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kimseyi zalimlerin insafına veya denizlerde boğulmaya terk etmeden herkese kapımızı ve soframızı açtık. Ülkemize verilen sözlerin tutulmamasına rağmen bu insani tutumumuzdan asla taviz vermedik” dedi.
“SURİYE’DE SADECE TÜRKİYE’NİN KONTROLÜNDEKİ YERLERE DÖNÜŞ YAŞANMAKTA”
“Burada bir kez daha ifade ediyorum; Türkiye’nin kimsenin toprağında gözü yoktur” vurgusunda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Yaptığımız operasyonların iki amacı vardır. Birincisi; ülkemize yönelik tehditleri ortadan kaldırmaktır. İkincisi; hayatlarını ülkemizde sürdüren mülteciler için Suriye’de güvenli huzurlu ve yaşanabilir bir bölge oluşturmaktır. Nitekim güvenli hâle getirdiğimiz Suriye topraklarına 100 binlerce mülteci geri dönmüştür. Fırat Kalkanı Harekâtı’nda işte Cerablus, Bab, Rai’ye 160 bin mülteci geri döndü. Şimdi Afrin’de de en az onun kadar dönecek, bunu görüyoruz. Suriye’de sadece ve sadece Türkiye’nin kontrolündeki yerlere böyle bir dönüş şu anda yaşanmaktadır. Rejimin ve terör örgütlerinin baskıları zulümleri, cinayetleri devam ettiği müddetçe Türkiye’nin normalleşmesi mümkün değildir. Biz hem kendimizin, hem Suriye halkının, hem de Avrupa başta olmak üzere tüm dünyanın güvenliği için bölgedeki barış operasyonlarını sürdüreceğiz.”
Türkiye’nin savunma sanayinde ciddi adımları olan bir ülke olduğunu, yerli otomobil konusunda beş girişimcisinin attığı adımla yüzde 100 yerli otomobilini üretmeye hazırlandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin kendi uçağını da üreteceğini vurguladı ve “İdealler büyük hayallerle gerçekleşir, bunu da gerçekleştireceğiz” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını Global Girişimcilik Kongresi’nin, Türkiye ve girişimcilik dünyası için hayırlara vesile olması temennisiyle tamamladı.