Türk Tarih Kurumu Başkanlığı, Çorum Valiliği, Çorum Belediyesi ve Hitit Üniversitesi’nin işbirliğiyle düzenlenen ve 3 gün sürecek “Horasan’dan Anadolu’ya İrfan Geleneği: Elvan Çelebi” Sempozyumu başladı.
Üniversitemizin ev sahipliğinde, Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Ethem Erkoç Konferans Salonu’nda, interaktif ve çevrimiçi olarak düzenlenen uluslararası sempozyumun açılışına, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, Çorum Valisi Mustafa Çiftçi, Belediye Başkanı Dr. Halil İbrahim Aşgın, Rektörümüz Prof. Dr. Ali Osman Öztürk ile bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile akademisyenler katıldı. 9 farklı ülkeden, 100 bilim insanının katıldığı ve 91 bildirinin sunulmasının planlandığı sempozyum, saygı duruşunda bulunması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı.
Daha sonra, açılış konuşmasını yapan Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı ve Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Zekeriya Işık, Anadolu irfanını temsil eden, “baba”, “ata”, “abdal”, “dede” ve “derviş” diye anılan gönül insanlarının, devlet ve toplum için kritik meseleler olan göç, iskan gibi sorunların çözümünde belirleyici roller üstlendiğini belirterek, bu insanların, Türkmenlerin iskan organizasyonlarını sevk ve idare ederek yeni köyler, beldeler, şehirler ve medeniyetler kurulmasına da öncülük ettiğine dikkati çekti.
Asya’dan Balkanlar’a kadar kök salan irfan geleneğinin, 15. yüzyıl sonları, 16. yüzyıl başlarından itibaren, Osmanlı ve Safevi merkezi otoritelerinin etkisi, vakıf, tekke modellerinin yaygınlaştırılması ve entelektüel tasavvufi kalıpları içine sıkıştırılmasının sonucu olarak ilk yaralarını almaya, özgün karakterinin bulandırılmaya başlandığını anlatan Doç. Dr. Işık, şunları kaydetti:
“Ancak buna rağmen söz konusu tarihi süreçte, imparatorluk sathına yayılan tarikatlar ve onların kurumsal yansımaları olan tekke ve zaviyeler, siyasi, sosyal, ekonomik, askeri, güvenlik, sağlık ve benzeri hayatın her alanını kapsayan hizmetleriyle, devlet ve toplum için çok önemli görevleri ifa etmeye devam etmişlerdir 19. yüzyıla gelindiğinde, modernleşmenin baskısı sonucu, batılı değerlerle inşa edilmeye çalışılan merkeziyetçi laik ve seküler devlet kurma çabaları, geleneksel müesses nizamı derinden sarmıştır. Tekke ve zaviyeler de bu süreçte asırlardır üstlene geldikleri birçok fonksiyonu kaybettikleri gibi giderek devlet ricali, bürokrat zümresi ve aydın kesimlerin gözünde, miskinlik, atalet ve tembellik yuvası yerler olarak görülmeye ve eleştirilmeye başlanmıştır.”
“İrfan geleneğinin eylem ve söylemleri zihin dünyasından tecrit edilmiştir”
Modernitenin, bütün geleneksel kurumlar gibi irfan geleneğini temsil eden dini zümreleri ya değişimi ve dönüşümü ya da tasfiyeyi dayattığını vurgulayan Doç. Dr. Işık, şöyle devam etti:
“İrfan geleneğinin eylem ve söylemleri aşağılanarak ve çağ dışı olarak etiketlenmiş, toplum ve bireyin inanç, zihniyet ve zihin dünyasından tecrit edilmiştir. Ancak ne var ki toplumun özünde, ananesinde, gelenek ve göreneğinde, inanç ve zihin dünyasında kök salmış bu baskılanmış, başkalaşmış halleri onları toplumdan ayıramamıştır. İşte bu sempozyum Horasan’dan Anadolu’ya uzanan köklü irfan geleneğimizi, Selçuklu ve beylikler ve Osmanlı kuruluş evresine damgasını vuran Elvan Çelebi ve ailesi üzerinden bilimsel platformda anlamak ve anlamlandırmak amacıyla düzenlenmiştir.”
Rektör Prof. Dr. Öztürk: “Yaratana itaat, yaratılana merhameti, merkezine koymuş bir prensipler manzumesini daha iyi anlayacağız”
Sempozyum, açılış konuşmasının ardından, protokol konuşmalarıyla devam etti. Rektörümüz Prof. Dr. Ali Osman Öztürk, yaptığı konuşmada, üniversite olarak özel bir organizasyona ev sahipliği yapmanın büyük gururunu yaşadıklarını, pandemi şartlarında bile bu kadar güzel programları devam ettirmenin önemli olduğunu ifade ederek, bu interaktif, çevrimiçi sempozyumu düzenleyen Doç. Dr. Zekeriya Işık’a ve organizasyonda emeği geçenlere teşekkür etti.
Anadolu’nun her karışının ayrı ayrı ele alınması durumunda, binlerce konferansın düzenlenebileceğine işaret eden Prof. Dr. Öztürk, şöyle konuştu:
“Yaratana itaat, yaratılana merhameti merkezine koymuş bir prensipler manzumesini, bugüne yansımasını çok boyutlu, çok katılımlı, 9 ülkeden 100’e yakın araştırmacı ve akademisyenimizle beraber daha iyi anlayacağız ve daha iyi kavrayacağız. Çünkü yaşadığımız toprakları, ‘toprak’ diyerek basıp geçmemenin, hem şuuruna hem de vakarına erişeceğiz. Bu topraklarda doğmuş, bu topraklarda yetişmiş olmak, sadece sıradan bir kara parçası üzerinde yetişmiş olmak demek değildir. Bizde bir emanet vardır ve bu emanetin farkına varmamız ve emanete riayet etmemiz gerekmektedir. Bu sempozyum da bu emanete sahip çıktığımızın bir göstergesidir.”
Çorum Belediye Başkanı Aşgın: “Çorum’da yerin altında çok kıymetli olanlar var”
Belediye Başkanı Dr. Halil İbrahim Aşgın da irfan geleneği ve medeniyeti yeniden ihya etmek için herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini, kendisini de bu hususta vazifeli olarak gördüğünü söyledi.
“Çorum’da yerin altında çok kıymetli olanlar var” diyen Aşgın, “Bu şehrin sadece yürüyenlerine değil yürümeyenlerine, yerin altında olanlarına da mutlaka hizmetkar olduğumuzun bilincinde olmalıyız. Adında Horasan, Anadolu yer alan bir sempozyumda da bulunmanın kıvancını yaşıyorum.”
Çorum Valisi Çiftçi: “Elvan Çelebi Külliyesi’nin, inanç turizmi açısından cazibe merkezi olmasını arzu ediyoruz”
Vali Mustafa Çiftçi de Çorumda Aşık Paşa ile başlayan Koyun Baba ve Elvan Çelebi ile devam eden Anadolu irfanına ait değerlerin, farklı ülkelerden bilim insanların katılımıyla ilmi çerçevede ele alınacak sempozyumun hayırlara vesile olmasını diledi.
Valilik, Belediye ve Üniversite olarak günlük işlerin yanında kültürel mirası korumak, milli kimliği inşa değerlerini gündeme getirmek için birlikte çalıştıklarını dile getiren Çiftçi, şunları söyledi:
“Bu meyanda, Hitit Üniversitesi’nin ev sahipliğinde, Valiliğimiz, Belediyemiz ve Türk Tarihi Kurumu Başkanlığının desteğiyle, 91 sunumun yapılacağı sempozyumda önemli adım atılmış olacaktır. Valilik olarak sempozyumun gündeme gelmesiyle Elvan Çelebi Türbesi çevre düzenlemesinin yapılması, peyzajı için 2019 yılında bir proje hazırladık. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından da onaylanan projemiz kapsamında 1 milyon liralık harcamayla Aralık ayında tamamlamayı planladığımız Elvan Çelebi Külliyesi’nin, inanç turizmi açısından cazibe merkezi olmasını arzu ediyoruz. Elvan Çelebi’nin layıkıyla anlaşılması için düzenlenen sempozyumda emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum.”
YÖK Başkanı Prof. Dr. Saraç, Sempozyumun Açılış Konuşmasını Yaptı
Protokol konuşmalarının ardından, YÖK Başkanımız Prof. Dr. Yekta Saraç da video konferans sistemiyle katıldığı sempozyumun açılış konuşmasını yaptı.
Prof. Dr. Saraç, yaptığı konuşmada, Hitit Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen sempozyuma katılmaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek, “Gönül isterdi ki sizlerle birlikte, yüz yüze olalım, fakat dünyayı, ülkemizi saran pandemi dolayısıyla ancak teknolojinin sunduğu bu imkanları kullanarak bir araya geliyoruz. Buna da şükrediyoruz. İnşallah bunu, pandemiyi de memleketimiz en az hasarla atlatacak ve emareler de bunu gösteriyor” diye konuştu.
Prof. Dr. Saraç, sempozyumun düzenlenmesinde katkısı bulan tüm kurumlara ve sempozyumun konusunu teşkil eden Anadolu’da irfan geleneği ve Elvan Çelebi’yi ayrıntılarıyla ele alacak hocalara teşekkür etti.
Konuşmasında, ayrıca sempozyum kapsamında ilmi çerçevede ele alınan Elvan Çelebi ve ailesiyle ilgili değerlendirmelerde de bulunan Prof. Dr. Saraç, Aşıkpaşazede, Baba İlyas ve Elvan Çelebi’nin Anadolu’da Türk kültür hayatının birçok alanında hizmeti geçmiş kişiler olduğunun altını çizdi.
Elvan Çelebi'nin mensubu olduğu ailenin Anadolu'ya uzun yıllar tesir etmiş bir aile olduğuna işaret eden YÖK Başkanı Prof. Dr. Saraç, "Elvan Çelebi'nin babası, Anadolu Türk tasavvuf hayatının ünlü simalarından Aşık Paşa, dedesi Karamanoğulları Beyliği’nin kuruluşuna adı karışan Muhlis Paşa, büyük dedesi, Babai isyanı diye bilinen dini-sosyal hareketin başı olan Baba İlyas'tır. Anadolu'da Türk kültür hayatının tarih, tasavvuf, edebiyat başta olmak üzere birçok alanda hizmeti geçmiş kişilerdir." ifadelerini kullandı.
Aşık Paşa’nın, Türkçe’nin fazla rağbet görmediği dönemlerde önemli eserler ortaya koyduğunu, oğlu Elvan Çelebi’nin de babası gibi kalem erbabından olduğunu ifade eden Prof. Dr. Saraç, “Elvan Çelebi’nin Menâkıbü’l-kudsiyye eseri, Türk kültür hayatında menkıbe türünde ilk örneği olarak biliniyor. Bu eser mühim bilgiler sunuyor, bize” dedi.
Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak da video konferans sistemiyle katıldığı sempozyumda, “Baba İlyas'tan Elvan Çelebi'ye Ailenin Dönemin Siyasi, Dini, Sosyal ve Kültürel Yaşamı Üzerindeki Etkileri” konulu konferans verdi.
Açılış programı, Vali Mustafa Çiftçi’nin, Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Doç. Dr. Zekeriya Işık’a plaket vermesiyle sona erdi.
Sempozyumda daha sonra, 9 farklı ülkeden bilim insanlarının sunumlarıyla devam etti.