Yayınlanma Tarihi: 08 Haziran 2021 Salı

Sayıştay Başkanı Baş, Öğrencilerimizle Buluştu

Sayıştay Başkanı Seyit Ahmet Baş, “Denetim Tarihi ve Kariyer Planlaması” konulu söyleşiye katılarak, öğrencilerimize, kariyer yolculuğunda dikkate alınması gereken önemli bilgiler verdi.

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültemiz ve İletişim Ofisi’mizin işbirliğinde çevrimiçi ortamda düzenlenen söyleşiye, Çorum Valisi Mustafa Çiftçi ve Rektörümüz Prof. Dr. Ali Osman Öztürk, akademik personelimiz ile öğrenciler katıldı.

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü Başkanı Doç. Dr. Deniz Aytaç, söyleşinin açılışında yaptığı konuşmada, maliye bilimi ve demokratik yönetim anlayışının temelinde bütçe hakkı bulunduğunu belirterek, bütçe hakkının tesisinde özellikle saydamlık ve hesap verilebilirlik kapsamında kamu idare ve kurumlarının TBMM adına denetimini gerçekleştiren Sayıştay’ın, teori ve uygulamada maliye açısından çok büyük önem sahip olduğunu söyledi.

Doç. Dr. Aytaç, öğrencilerin kariyer planlamasının zirvesinde, Sayıştay ve Sanıştay denetçiliğinin yer aldığını belirterek, “Bu kapsamda Sayıştay denetimi, denetim mesleğinin geçmişi, bugünü ve geleceği hakkında bilgileri doğrudan Sayıştay Başkanından almak öğrencilerimizin kariyer basamaklarını şekillendirilmesinde çok büyük önem arz ediyor” ifadesini kullandı.

Prof. Dr. Öztürk: “Üniversite olarak yeni gelişmelere hemen uyum sağlayabiliyoruz”

Rektörümüz Prof. Dr. Ali Osman Öztürk de yaptığı konuşmada, Sayıştay Başkanı Baş’a, yoğun programı arasında ilettikleri daveti kabul ederek, çevrimiçi ortamda öğrencilerle buluşma imkanı sağladığı için teşekkür etti. 

Hitit Üniversitesi’nin 15 yaşında genç bir üniversite olduğunu belirten Prof. Dr. Öztürk, şöyle konuştu:

“Üniversitemiz 2006’da kurulduğundan bu yana öğrencilerimizin kariyerlerine katkı sunacak aktiviteler gerçekleştirmektedir. Burada önemli olan biraz da noktasal ve özel nitelikli dokunuşlar yapılmasıdır. Kariyer bağlamında bizim için önemli olan çağın gereklerini, zamanın ruhunu, piyasa ve tabi ki nitelik uyumunu sağlayacak mezun verebilmek. Bizim hedefimiz nicel olarak şu sayıda mezun verdik demenin dışında nitelik olarak bölgesel anlamda, ulusal anlamda, uluslararası anlamda nitelikli, belli seviyeye ulaşmış, kendi nitelikleriyle uygun, uyumlu işlerde, vazifelerde önce ülkemize, mümkünse kendi kariyer bağlamında çalışmalarını sağlamak.”

Kariyer söyleşileri bağlamında yapılan etkinliklerde, farkına varılan yeni dönüşümleri hemen uygulayabilme imkanı bulabildiklerini ifade eden Prof. Dr. Öztürk, “Genç ve dinamik bir üniversite olarak yeni gelişmelere hemen uyum sağlayabiliyoruz. Hocalarımızla oturup, öğrencilerimizle karar verip uygulamaya geçebiliyoruz” dedi.

Çorum Valisi Çiftçi: “Tecrübe paylaşımları faydalı olacaktır”

Çorum Valisi Mustafa Öztürk de öğrencilerin yaşamında asıl hayatın üniversiteden mezun olduktan sonra başladığını, işe giriş sürecinin biraz sancılı geçebildiğini söyledi.

Kariyer planlaması bakımından, alan tecrübesi aktarımının önemini, bir bürokratın hatırasından kesit sunarak ifade eden Vali Çiftçi, “Meslektaşlarımızdan birisi hatıralarında, eskiden böyle ulaşım vasıtaları gelişmiş olmadığından kaymakamların köylere giderken atlarla gittiğini anlatıyor. Kaymakamın birisi, köy ziyaretine atla gidiyor ve ayağında pırıl pırıl çizmeler var. Köye gittiği zaman karşılayanlar arasında o zaman çocukluğunu yaşayan bir meslektaşımız da var. Uzaktan heybetli bir şekilde kaymakamı görünce, ‘o anda kaymakam olmaya karar verdim. Nereden bilebilirdim ki içi beni, dışı başkasını yakar. İşin içine girdikten sonra bütün bunları öğrenme imkanım oldu’ diyor. Gerçekten bu tür tecrübe paylaşımları, öğrencilerin geleceğe dair düşüncelerini netleştirme adına faydalı olacaktır” şeklinde konuştu.

Sayıştay Başkanı Baş: “Kamuda işe girmek belki biraz daha zor ancak yükselmek, belli kurallara tabidir ve kolaydır”

Daha sonra, Sayıştay Başkanı Seyit Ahmet Baş,  “Denetim Tarihi ve Kariyer Planlaması” konulu söyleşide, Sayıştay’ın fonksiyonları, Türk devletleri bağlamında denetim olgusu ve kariyer planlaması bağlamında  önemli bilgiler verdi. 

“Nasıl bir iş bulmalıyız sorusunun cevabı, kişinin kendisinde saklıdır” diyen Baş, şunları kaydetti:

“Dolayısıyla her adama göre iş vardır, işe göre de adam bulmak lazım. Bir, kendi işimizin patronu olabilir miyiz? Girişimci ruha sahipsek, kendi işimizin patronu olabiliriz. Bu risk gerektiriyor. Bizler kamu çalışanları olarak risk almadık ve işin garanti olan kısmına yöneldik, kamu görevlisi olduk. Dolayısıyla kendi işinizin patronu değilseniz çalışansanız, genel olarak kamu ve özel arasında basit genelleme yapabiliriz. Özelde işe girmek nispeten daha kolay ancak yükselmek zordur. Kamuda işe girmek belki biraz daha zor, KPSS, sınavlar falan ancak yükselmek belli kurallara tabidir ve kolaydır. Kişilik olarak kamuda mı özelde mi çalışmalıyım sorusunun cevabı nispeten kolay. ‘Dar kalıplara o kadar sığamam, kural kaide benim için gelmez, her gün sabahtan sinekkaydı tıraş olamam, bu işler bana uymaz’ diyorsanız yönünüzü özele doğru çevirmişsiniz demektir. Orada da bir işletmeden iş talebinde bulunacağız. Kişilik yapısı daha sosyal, dışa açık yapımız varsa işletmenin dışa dönük olan fonksiyonlarını hedefliyor olmamız lazım. Bütün bunlar kişiyi sıkıyorsa, bilmediği yerlere gitmek, tanımadığı insanlarla aynı ortamları paylaşmak istenmiyorsa,  belirli bir mekanda içe dönük alanları tercih etmelidir. Dışa açık gezmeyi, yeni insanlarla tanışmayı, yeni yerler görmeyi seven kişinin muhasebede gün boyu oturup fatura kontrolü yapması sıkıcı olacaktır. Zaman içerisinde bu insan sağlığı açısından da olumsuz sonuçlar doğuracaktır.”

Kamuda çalışmak isteyenlerin kariyer meslekleri için ikili ayrım söz konusu olduğunu dile getiren Baş, “Bir denetim elamanı olabiliriz ya da merkez uzmanı olabiliriz. Denetim elemanı dediğimizde bakanlıklarda, ismi müfettiş olur, denetçi olur, kontrolör olur, bütün bunlar denetim elemanı başlığı altında toplanıyor. Diğer taraftan ise merkez uzmanları var. Genel itibarıyla kurumların merkezinde görev yaptığı için öyle nitelendiriliyor. Hangisinin maaşı daha iyidir, tereddüt içinde olmayın. Aşağı yukarı maaşları birbirine denktir. Dolayısıyla maaş burada belirleyici olmasın. İş seçiminde sizin kendi tercihleriniz, kişisel hikayeniz belirleyici olsun” diye konuştu.

“Elimizi taşın altına koyacak özgüven varsa, müfettişlik mesleğine yönelebiliriz”

Sayıştay’ın denetim kurumu olmasına bağlı olarak, mülakatlara aldıkları kişilerden en başta sorumluluk alabilecek özgüven beklediklerini ifade eden Baş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Öz güveni yüksek olacak ki raporun altına imzasını atacak. Sonrasında diyelim; Sayıştay raporları Meclis’e gittiğinde, biz raporu yazan denetim ekibini de gönderiyoruz, ‘bir şey sorarlarsa gidip orada cevaplandırsın’ diye. Dolayısıyla denetim elemanı, raporun altına imzasını atar ve o raporla ilgili yapılan işlemden de sorumlu olur. İkincisi denetim elemanı şüpheci olmalı ve bir şeylerden şüphelenirse, denetim yaparsın. Şüphelenmediğinde durumda denetim yapmanın bir anlamı yok. Dolayısıyla polyanacı bakış açısıyla, yani her şeye olumlu bakan bir kişi açısından denetim bir meslek değildir. O arkadaşımızın daha sonuç odaklı olan mesleklerde çalışması doğru olacaktır.”

Sayıştay bağlamında bakıldığında, denetim elemanının muhatabının kamu idarisinin üst düzey görevlisi olduğuna dikkati çeken Baş, “Mali tabloyu kim imzalıyorsa muhatap da odur. Şüphesiz denetim dediğimiz olgu bir ekip çalışması gerektirir. Kendimizi ölçüp tartalım, elimizi taşın altına koyacak bir özgüven varsa, müfettişlik, denetimci mesleğine yönelebiliriz. Gözü kara olacak ki bu tür sorumlulukları alabilsin. Özgüven yoksa ileride önümüze bir şey gelir diye düşünüyorsak, merkez uzmanlığı alternatif olabilir. Uzman arkadaşlarımızın sorumluluk alma görevi söz konusu değildir. Nispeten merkez uzmanlığı daha kolay ve rahat çalışması olan bir yer gibi görünüyor.”  

Sayıştay Başkanı Baş’tan Mülakat Önerileri

Söyleşide, öğrencilerimize mülakatlarda dikkate alınması gereken önemli hususlarla ilgili de bilgi veren Sayıştay Başkanı Baş, şunları söyledi:

”Mülakata girdiğinizde, okulun bölümün birincisi olabilirsiniz ancak mülakat komisyonu karşısında tanınmayan, bilinmeyen bir soru işareti olduğunu, bilmeniz gerekir. Kapıyı açma şeklinizden kıyafet seçiminiz ve oturma şeklinize kadar birçok şey değerlendirilir. Mülakata bizden başka adaylar da giriyor, kamu kurumlarında kadronun üç katı kadar mülakata çağrılan olur. Bütün adaylar görüldükten sonra karar verilir. Mülakat bittikten sonra komisyonun aklında kalacak renginizi belli etmeniz lazım. Sizinle ilgili olumlu bir şeyler kalması lazım. Mülakat konuşma üzerine olduğu için en başında söylediklerinizle mülakat sırasında bir soruda söyledikleriniz arasında tutarlılık olması lazım. Vaktinden önce mülakata gitmek lazım. Cep telefonunu kapatmak ve sessize almak lazım. Mülakata uygun giyinmek lazım. Yani müfettişlik mülakatına giriyorsanız müfettiş gibi giyinin. Pazarlamacı mülakatına gidiyorsanız pazarlamacı gibi giyin. Pazarlamacı mülakatında belki kot pantolon, üzerine sarı ceket olabilir ama müfettiş mülakatında ise çok daha ciddi bir kıyafet tercih etmek gerekir. Heyecan olması normal görülür bir süre sonra azalacaktır. Dengeli iletişim kurmak lazım. Gerektiği kadar konuşmak lazım. Kaçamak cevaba gerek yok. Bilmiyorsanız bilmiyorum demek gerekir ve bu da özgüven göstergesi olarak olumlu olur. Mülakata hazır olarak gitmek lazım. İş yeriyle ilgili araştırmalar yaparak bilgi sahibi edinerek gitmek gerekir. Mülakat komisyonu mutlaka bununla ilgili test edecektir.”

Sayıştay Başkanı Baş, öğrencilerimizin sorularını da yanıtladı

Öğrencilerimizin sorularını da yanıtlayan Sayıştay Başkanı Baş, “Sözlü mülakatlar için çalışmalarda özellikle ağırlık verilmesi gereken bir alan var mı“ şeklindeki bir soru üzerine de şunları kaydetti:

“Mülakat sadece sınav demek değildir. Mülakat, adayları biraz daha fazla konuşturmak, belki nispeten zayıf olduğu alanlarda da acaba çalışma yapmış mı, bir de görmek hedeflenir. Dolayısıyla genel hatlar itibarıyla yazılı puanınız şu ders 80-90 civarında, şu derste 70’te diyelim, daha düşük olan derslerden aday test edilebilir. Onlardan sorulmak suretiyle iki şey amaçlanır; yazılı sonrasında gayret edip zayıf olduğu alanlarda çalışma yapmış mı, onu görmek amaçlanır. Mülakat sırasında bu bir sınav olmadığına göre genel kültür de sorulur. Kişinin hayatından da bir takım şeyler sorulur.”

Sayıştay Başkanı Baş, “Birden fazla diploma  sahibi olmak çok programlı diploma alabilmek, yan dal yapmak, bunların kurum sınavları bağlamında, örneğin mülakatta herhangi bir katkısı olur mu?“ şeklindeki soruyu da şöyle yanıtladı:

“Mutlaka olur. Geçtiğimiz yıl Sayıştay mevzuatı açısından, alan itibarıyla sınava girmesi pek mümkün olmayan arkadaşımız vardı, matematik mezunu. Açık öğretim diplomasıyla sınava girebildi. Açıköğretim işletmede okumuş, aynı zamanda açıköğretim diplomasıyla mülakata girdi ve bildiğimiz kadarıyla bu arkadaşımız kazandı. Normal şartlarda matematik mezunu olarak sınava girme şansı yok. Yüksek lisans bitirmiş olmak da iyi bir şeydir ama şunu da göze almış olması lazım. Yüksek lisans  alanıyla ilgili sorular da sorulabilir."



HIZLI ERİŞİM

Instagram Twitter Facebook Youtube