Gazeteci-yazar Prof. Dr. Yusuf Kaplan, Hitit Üniversitesi tarafından düzenlenen "Gençlik Sohbetleri" programında öğrencilerle bir araya geldi.
Meslek Yüksekokulları Kampüsü Ethem Erkoç Konferans Salonu’nda düzenlenen "Gençlik ve Medeniyet" konulu sohbet programına, Vali Mustafa Çiftçi, Belediye Başkanı Halil İbrahim Aşgın, Rektörümüz Prof. Dr. Ali Osman Öztürk ile öğretim elemanlarımız ve öğrencilerimiz katıldı.
Söyleşinin açılış konuşmasını yapan Rektörümüz Prof. Dr. Öztürk, gazeteci-yazar Yusuf Kaplan’ı, öğrencilerle buluşturmaktan duyduğu memnuniyeti ifade etti.
Hitit Üniversitesi olarak gençlere yolculuklarında ilham verecek buluşmaları gerçekleştirmeye önem verdiklerini dile getiren Prof. Dr. Öztürk, “2021 yılından bu yana gençlere kıymet katacak büyüklerimiz, mütefekkirlerimiz ve düşünürlerimizle öğrencilerimizi bir araya getirmeye, onlara ilham olmaya gayret ediyoruz. Bu sohbetlerin ilkine Dünya Etnospor Konfederasyon Başkanı olarak Necmettin Bilal Erdoğan’ı, ikinci programa Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ı konuk ettik. Bugün de aramıza katılan kıymetli Yusuf Kaplan hocamız ile bu buluşmaları büyük gayretle, samimiyetle sürdürüyoruz” diye konuştu.
Yusuf Kaplan’ın gençlere olan sevgisi, duyarlılığı, yakınlığı ve inancına işaret eden Prof. Dr. Öztürk, “Gençlerini ihmal edenin geleceklerini imha ettiğini ifade eden, gençleri insanlığın geçmişinden ders çıkararak insanlığın kurtuluşu için dertlenmeye çağıran, insanlığın kurtuluşu için ise Müslüman gençleri kaybettiğimiz zihnimizle, zeminimizle ve zamanımızla yeniden buluşma niyetiyle yola çıkmaya, yolda buluşmaya, yolda çoğalmaya ve yolu bereketli hale getirmeye davet eden bir düşünürü misafiri ediyoruz” ifadesini kullandı.
Yusuf Kaplan: “Eğitim sisteminin, çocuklara 5 temel hasleti kazandırması lazım”
Daha sonra, programda gençlere hitap eden Yusuf Kaplan, toplumun sıra dışı olan ancak sınır dışı olmayan insanlara ihtiyacı olduğunu belirterek, “Sıradan insanlarla bir yere gidemeyiz. Sıradan insanlar tarih yapamaz” ifadesini kullandı.
“Bizim ülkenin kaderini şekillendirecek, öncü kuşaklarla, parlak kuşakla uğraşmamız lazım” diyen Kaplan, şöyle konuştu:
“Bir eğitim sisteminin, çocuklarına 5 temel hasleti kazandırması lazım. Bu 5 temel özelliği kazandırmıyorsa, toplumun mezarı kazılıyor demektir. Bir, eğitim sistemi ruh verecek çocuklara, iki ideal verecek, üç ahlak verecek, ahlak tam merkezde yer alıyor, dört tevazu verecek, yani başkalarına saygı duymayı öğretecek, beş özgüven duygusunu kazandıracak. Ama bakıyoruz, benim çocuğu alıyorsunuz, ilkokul, ortaokul, lisede ailesine, kültürüne, değerlerine yabancılaştırıyorsunuz. Bu nasıl bir şey? Ben bunu anlayamıyorum.”
Türkiye’nin kendine özgü eğitim modeli olmadığını dile getiren Kaplan, şöyle devam etti:
“Tarihin akışını değiştirmiş eğitim modellerini ben kurmuşum, Nizamiyeyi ben kurmuşum ama sen kökünü kurutuyorsun. İslam medeniyeti tarihin hiçbir döneminde insanlığa cehennem hayatı yaşatacak tecrübe üretmemiştir. Tarihinin hiçbir döneminde medeniyetlerin kökünü kazıma ilkelliğini ortaya koymamıştır, bütün medeniyetlerle temasa geçmiştir, bütün medeniyetlerin hepsinden beslenmiştir ve bütün medeniyetlerin hepsini de beslemiştir. Ölmek üzere olan kültürlere de abı hayat iksiri üflemiştir. İdealize mi ediyorum, hayır. Hiç abartmıyorum. Yaşanan tecrübe, bu.”
“Ben kendi tarihimi yazabilecek durumda değilim”
“Biz kendi tarihimizi yazacak, anlayabilecek durumda değiliz” görüşünü savunan Kaplan, ABD’de Şikago Üniversitesinden Marshall Hodgson’un 3 ciltlik “İslam’ın Serüveni” isimli kitap yazdığına işaret ederek, şunları söyledi: “
“Bu adam, bütün hayatını bu kitabı yazmaya vakfetti. Bu adam 1979’da öldü. Kürsüsü var, ben kürsüsüne gidiyorum, özür diliyorum. Niye sen, niye ben değil de sen? Ben kendi tarihimi yazabilecek durumda değilim. Oryantalizm, oryantalizm diye konuşup duruyoruz, iyi Oryantalizm var bir de kötü Oryantalizm var. O kadar sığ bir şekilde ezbere bir şekilde gitmeyelim. Yani adam ömrünü vakfetmiş, bu işe. Hangi Müslüman, vakfetti? Vakfetse ne çıkacak, hiçbir şey. Dolayısıyla vicdanen bu ayrımı yapmak zorundayız.”
“Modernite, İslam’a reaksiyon olarak doğmuştur”
Kaplan, Türkiye’nin son iki asırdır Batı karşısında “aşağılık kompleksi” içinde bulunduğunu öne sürerek, “Bir toplumun başına gelebilecek en büyük felaket, başına ne geldiğini bilememesidir. Daha kötüsü bilemediğini bilememesidir. En kötüsü, celladına aşık edilmesidir” şeklinde konuştu.
Modern tarihin kurucu aktörünün İslam olduğunu söyleyen Kaplan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Modernite, İslam’a reaksiyon olarak doğmuştur ve bizden aldılar her şeyi. Kendilerini bizden öğrendiler. Bizde, iki asırdır aşağılık kompleksi var ama 8. asırdan itibaren 17. asra kadar, tam bin yıl, bize karşı aşağılık kompleksiyle yaşadılar. Biz bunun farkında değiliz. Kant, modern dünyayı kuran adamdır. Kant, doktora tezi yazmış ve birinci sayfada ne var biliyor musunuz, burada, Bismillahirrahmanirrahim yazıyor Arapça olarak. O dönemde Avrupa’yı kuran aydınlanmacılar, bunlar. Aks benim, eksen benim. Tarihi şekillendirenler reaksiyonerler olamaz. İslam birinci asırda bütün medeniyetlerle temasa geçmiştir, ikinci asırda bütün ilimleri terbiye etti, üçüncü asırda bütün medeniyetlere meydan okudu.”
Yusuf Kaplan, eleştirinin önemine de dikkati çekerek, “Eleştirisiz olmaz. Teklifsiz tenkit, tahriple sonuçlanır. Ben eleştiriyorum ama teklifimi de sunuyorum. Her seferinde teklifsiz tenkit ahlaksızca bir şeydir. Teklifiniz yoksa, yaptığınız tenkitin bir anlamı yoktur” dedi.
Öğrencilerin sorularını da yanıtlayan Kaplan’a, daha sonra, Rektörümüz Prof. Dr. Ali Osman Öztürk tarafından günün anısına plaket takdim edildi.