Hitit Üniversitesi, tarihi Veli Paşa Hanı’nda düzenlediği Bilim Kafe etkinlikleri kapsamında Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Hastalığı’na dair merak edilenleri anlattı.
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı öncülüğünde üniversitelerin ürettikleri bilginin toplumda anlaşılır ve erişilebilir hale gelmesi amacıyla Türkiye’nin dört bir yanından 150’ye yakın üniversite tarafından, 81 ilde eş zamanlı olarak Bilim Kafe etkinlikleri düzenlendi. Bu kapsamda Hitit Üniversitesi, Çorum’da ve bölgede sıkça rastlanan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Hastalığı’nı anlatmak için “Doğru Bilgi, Doğru Korunma: Kırım Kongo’ya Dur De!” isimli bir söyleşi gerçekleştirdi.
Hitit Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nurcan Baykam ve Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Aysel Kocagül Çelikbaş, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı ve hastalıktan korunma yöntemlerine dair bilgilendirme yaptı.
“Keneyi erkenden fark edip uzaklaştırmak çok önemli”
Programda konuşan Prof. Dr. Aysel Kocagül Çelikbaş, Kırım Kongo Kanamalı Ateşine karşı korunmada en önemli tedbirin kapalı giysiler giyerek açık yer bırakmamak olduğunu söyledi.
Kenelerin uçmadığını ve yürüyerek geldiğini ifade eden Çelikbaş şunları söyledi:
“Aslında kene ne uçar ne de sıçrar. Kene yürüyerek gelir. Hayvanlardan beslenir, sonra toprağa düşer. Topraktaki çatlaklarda bir süre dinlenir, ardından tarlada, bayırda bulunan insana yürüyerek ulaşır. Bu nedenle korunmada en önemli şey, açık yer bırakmamaktır. Kapalı giysiler giymek çok önemlidir. Sürekli duyduğumuz gibi; pantolon paçalarını çorabın içine sokmak gerçekten etkili önlemlerden biridir. Herkes dalga geçiyor ama kenelerin tutunmasını engellemek için alınacak ilk tedbirlerden biri budur. Yine, açık renk giysiler giymek özellikle önemlidir. Çünkü pikniğe gittiğimizde, tarlada çalışırken ya da hayvanlarla temas ederken kenenin kıyafet üzerinde dolaştığını açık renkli kıyafetlerde fark etmek daha kolay olur. Keneyi tutunmadan fark edip uzaklaştırmak mümkündür. Ancak tüm bu önlemlere rağmen kene tutunabiliyor. Tek bir açıklık bile buna neden olabilir. Bu yüzden, piknikten veya tarladan eve geldikten sonra tüm giysilerin çıkarılıp vücudun mutlaka kontrol edilmesi gerekir. Keneyi erkenden fark edip uzaklaştırmak çok önemli.”
“Birçok viral enfeksiyon ya da basit enfeksiyonlarla karışabilir”
Prof. Dr. Nurcan Baykam da KKKA hastalığında ölüm oranının yüzde 5 olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir enfeksiyon için aslında yüksek bir oran. 100 kişiden 5 kişiyi kaybediyoruz. İlk bulgular zaman içinde bazılarında iyileşerek grip gibi bir tablo ile laboratuvar testlerinde, kan testlerinde biraz bozulmalarla seyredip normale dönerken, bir kısım hastada da daha ağır form dediğimiz kanamalarla seyreden, laboratuvar bulgularının çok bozulduğu hayatı tehdit eden boyuta ilerleyebiliyor. Biz sizleri bilgilendirirken o ilk dönemde KKKA hastalığını atlamayalım, yani birçok viral enfeksiyon ya da basit enfeksiyonlarla karışabilir bu konuda duyarlı olmalıyız."
"’Keneye kendiniz müdahale etmeyin’ şeklindeki uyarılar bazen yanlış anlaşılabiliyor"
Kenenin vücutta uzun süre kalmaması için vatandaşların kendilerinin de doğru yöntemle keneyi çıkartabileceğini kaydeden Baykam, “Kenelerin hepsi virüs taşıyan türden değildir. Bu virüsü taşıyabilmesi için kenenin öncelikle virüsü hasta bir koyun, inek, keçi ya da yaban hayvanından alması gerekir. Ortalıkta bu tür hayvanlar yoksa kene virüsü alamaz ve insana da bulaştıramaz. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’nin görüldüğü yerlerde mutlaka büyükbaş hayvanlar gibi omurgalı hayvanların bulunması gerekir ki kene virüsü onlardan alabilsin ve insanlara taşıyabilsin. Bu hastalığın en yaygın bulaş yolu, keneyle temastır. Özellikle tarlada, bahçede, kene bulunan ortamlarda bulunmuş bir kişi akşam eve gittiğinde mutlaka vücudunu kontrol etmelidir. Çünkü kene vücuda tutundukça kan emmeye devam eder, emdiği kanla birlikte virüsü vücuda bırakır. Bu nedenle en önemli hedef, keneyi fark ettiğimiz anda en kısa sürede vücuttan uzaklaştırmaktır. Ama bunu doğru bir yöntemle yapmak gerekir. Keneye çıplak elle asla dokunmamalıyız. Çünkü patladığında ya da ezildiğinde taşıdığı virüs doğrudan bize bulaşabilir. Bu yüzden en ideali pens veya cımbızla keneyi, sert hareket etmeden hafifçe sallayarak çıkarmaktır. Zaten tutunduğu yeri kolayca bırakır, hatta yere bıraktığınızda yürüyüp gidebilir. Diyelim ki tarlada, bir teyze üzerindeki keneyi fark etti. Ne yapmalı? Varsa bir kağıt, eşarp veya kumaş parçasıyla çıplak elini koruyarak keneyi çıkarmalı. Eğer çıkaramıyorsa, en yakın sağlık kuruluşuna hemen gitmelidir. ’Keneye kendiniz müdahale etmeyin, mutlaka sağlık kuruluşuna gidin’ şeklindeki uyarılar bazen yanlış anlaşılabiliyor. Herkesin sağlık birimine ulaşması kolay değil. Kırsalda bu zaman kaybı anlamına gelir ve bu süre zarfında kene virüsü vücuda bulaştırmaya devam eder. Bu yanlış algıyı düzeltmemiz gerekiyor. Doğru olan, çıplak elle temas etmeden, tercihen pens ya da cımbızla, yoksa kumaş veya kağıtla keneyi çıkarmak ve ardından o bölgeyi alkolle temizlemektir. Sonrasında ise hastalık şüphesi varsa mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurmak gerekir.” şeklinde konuştu.